They took away the remains of a civilization lost in history.
- Onlar tarihte kaybolmuş bir uygarlığın kalıntılarını çaldılar.
The only proof was the remains of the semen which had stuck to the underwear.
- Tek kanıt iç çamaşıra yapışmış meni kalıntılarıydı.
The ruins are worth visiting.
- Kalıntılar görülmeye değerler.
You can see the ancient ruins in the distance.
- Uzaktaki antik kalıntıları görebilirsiniz.
We discovered relics of an ancient civilisation.
- Eski bir uygarlıkla ilgili kalıntılar bulduk.
Cherish our cultural relics; it is all our duty.
- Kültürel kalıntılarımıza değer verin; hepsi bizim görevimizdir.
Human remains were found during the excavation.
- Kazı sırasında insan kalıntıları bulundu.
We must try to preserve the remains of ancient civilizations.
- Antik uygarlıkların kalıntılarını korumaya çalışmalıyız.
The ruins are worth visiting.
- Kalıntılar görülmeye değerler.
If you want to know more about these ruins, you should ask an archaeologist.
- Bu kalıntılar hakkında daha fazla bilmek istiyorsan, bir arkeoloğa sormalısın.
We discovered relics of an ancient civilisation.
- Eski bir uygarlıkla ilgili kalıntılar bulduk.
Cherish our cultural relics; it is all our duty.
- Kültürel kalıntılarımıza değer verin; hepsi bizim görevimizdir.
Scuba divers have found many interesting things under water including gold coins, ancient ruins, and fossils of extinct animals.
- Tüplü dalgıçlar suyun altında altın paralar, antik kalıntılar, soyu tükenmiş hayvanların kalıntıları dahil birçok ilginç şeyler buldu.
The only proof was the remains of the semen which had stuck to the underwear.
- Tek kanıt iç çamaşıra yapışmış meni kalıntılarıydı.
We must try to preserve the remains of ancient civilizations.
- Antik uygarlıkların kalıntılarını korumaya çalışmalıyız.
We were looking at the ruins of the old fortress.
- Eski hisarın kalıntılarına bakıyorduk.
You can see the ancient ruins in the distance.
- Uzaktaki antik kalıntıları görebilirsiniz.
We must try to preserve the remains of ancient civilizations.
- Antik uygarlıkların kalıntılarını korumaya çalışmalıyız.
You can still see the remains of the fortress there.
- Orada kalenin kalıntılarını hâlâ görebilirsin.
Tom woke up the next day with a painful hangover.
- Tom ertesi gün acı bir kalıntı ile uyandı.