Sizin bir öğretmen olduğunuzu biliyorum.
- I know that you're a teacher.
Merhaba, siz Bay Ogawa mısınız?
- Hello, are you Mr Ogawa?
Artık seni sevmiyorum.
- I don't like you anymore.
Artık seni sevmiyorum.
- I no longer love you.
Sana satranç oynamayı öğreteceğim.
- I will teach you to play chess.
Sana küçük bir şey getirdim.
- I brought you a little something.
Sizinle yaşamayı seviyorum.
- I love living with you.
Sizin hangi tür şarabınız var?
- What kind of wine do you have?
Artık seni sevmiyorum.
- I don't love you anymore.
Artık seni sevmiyorum.
- I no longer love you.
Size patatesleri haşlayacağım.
- I'll boil you the potatoes.
İçmek için size ne alabilirim?
- What can I get you for drinking?
Kendinizle gurur duymalısınız.
- You should be proud of yourselves.
Hepiniz kendinizden utanmalısınız.
- You should all be ashamed of yourselves.
The police will get you to find the bullets.
- Die Polizei wird euch dazu bringen, die Kugeln zu finden.
I will show you some pictures.
- Ich werde euch ein paar Bilder zeigen.