birincileri

listen to the pronunciation of birincileri
Türkisch - Englisch
The first of
birinci
first

She boasted of having won the first prize. - O, birincilik ödülünü kazanmakla övündü.

The amateur singer won first in the talent show hands down. - Amatör şarkıcı eller aşağı yetenek yarışmasında birincilik ödülünü almıştır.

birinci
1st
birinci
winner

Oh, Tae, this cheese is a winner! - Oh, Tae, bu peynir bir birincidir!

I knew she would be the winner. - Onun birinci olacağını biliyordum.

birinci
(Bilgisayar) first place

Tom moved up to first place. - Tom birinci sıraya yükseldi.

birinci
the former

Health is above wealth, for the former is more important than the latter. - Sağlık zenginliğin üstündedir, zira birincisi ikincisinden daha önemlidir.

The French and the English like drinking, but the latter prefer beer whereas the former go in for red wine. - Fransızlar ve İngilizler içki içmeyi severler ama birincisi kırmızı şarap için içeriye girerken ikincisi birayı tercih eder.

birinci
champion
birinci
inceptive
birinci
first, in the first place: Koşuda birinci geldi. She came in first in the race
birinci
first; primary; champion
birinci
victor

It was a victory for the whole country when he finished first in the race. - O, yarışı birinci bitirdiğinde, tüm ülke için bir zaferdi.

birinci
primary

Some states select primary candidates by caucus, while others hold an election. - Diğerleri bir seçim düzenlerken, bazı devletler parti yönetim kurulu tarafından birincil adaylar seçerler.

Safety is the primary concern. - Güvenlik birincil sorundur.

birinci
premier
birinci
first quality. B
birinci
first, (someone, something) who/which is first in a countable series: birinci hafta the first week
birinci
uppermost
birinci
erst
Türkisch - Türkisch

Definition von birincileri im Türkisch Türkisch wörterbuch

birinci
Sırada, önem sırasında en üstün olan kimse: "Sınıfın birincisi olduğundan imtihanlara girişinde..."- Ö. Seyfettin
Birinci
(Osmanlı Dönemi) HADÎ
birinci
Ulaşım araçlarında mevki, sınıf: "Bütün grubu hiç olmazsa ilk ineceğimiz iskeleye kadar birincide götürmek istemişti."- R. N. Güntekin
birinci
Sırada, önem sırasında en üstün olan kimse
birinci
Zaman, yer, sıra bakımından başkalarından önce gelen kimse, şey
birinci
Bir sayısının sıra sıfatı
birinci
Zaman, yer, sıra bakımından başkalarından önce gelen kimse, şey: "Birincisi ne kadar mağrur ise, öbürü o kadar yılışık."- Y. Z. Ortaç
birinci
Mevki, sınıf, orun