He was lame after the fall.
- O, düşüşten sonra topal oldu.
An awning broke his fall and saved his life.
- Bir tente onun düşüşünü kırdı ve onun hayatını kurtardı.
There was a rapid decline in stock prices.
- Hisse senedi fiyatlarında hızlı bir düşüş vardı.
Nobody anticipated such a sharp decline in interest rates.
- Hiç kimse faiz oranlarında böylesine keskin bir düşüş beklemiyordu.
There was a drop in temperature after the rain.
- Yağmurdan sonra sıcaklıkta bir düşüş oldu.
You could've heard a pin drop.
- Bir toplu iğne düşüşünü bile duyabilirdin.
Survival analysis showed a significant reduction.
- Yaşam analizi önemli bir düşüş gösterdi.
The falling of the Berlin Wall was truly a momentous occasion.
- Berlin duvarının düşüşü gerçekten önemli bir fırsattı.
Tom looked at the snow falling inside the snow globe.
- Tom karın kar küresi içine düşüşüne baktı.
One of the characters in the novel dreams up a half-baked plan for robbing a bank.
- Romandaki karakterlerden biri bir bankayı soymak için acemice bir plan düşünüyor.
I never dreamed I would meet you here.
- Seninle burada karşılaşacağımı asla düşünmedim.
She would have fallen into the pond if he had not caught her by the arm.
- Eğer onu kolundan yakalamasaydı, göletin içine düşmüş olacaktı.
Newton saw an apple fall off a tree.
- Newton bir elmanın ağaçtan düştüğünü gördü.
Daydreaming is the moonlight of thought.
- Hayal kurmak düşüncenin mehtabıdır.
Here's an optical illusion: you think you are looking at a cube, but in fact you are looking at the screen.
- Burada bir görsel yanılsama var. Küpe baktığını düşünüyorsun ama gerçekte ekrana bakıyorsun.
Your enemies are just an illusion.
- Senin düşmanların sadece bir yanılsama.
Living in poverty is some women's fantasy. They think it's somewhat romantic.
- Yoksulluk içinde yaşamak, bazı kadınların fantezisidir. Onlar bunun biraz romantik olduğunu düşünüyorlar.
The man slumped to the floor.
- Adam aniden yere düştü.
He's very fond of science fiction.
- O, bilim kurguya çok düşkündür.
The temperature has suddenly dropped.
- Sıcaklık aniden düştü.
Since the mid-20th century, the number of hutongs in Beijing has dropped dramatically as they are demolished to make way for new roads and buildings.
- 20. yüzyılın ortalarından beri Pekin'de su kuyusu sayısı önemli ölçüde düşmüş ve yeni yol ve binalar için bir yol yapmak için yıkılmışlardır.
Falling interest rates have stimulated the automobile market.
- Düşen faiz oranları otomobil pazarını canlandırdı.
Tom broke his neck falling down a flight of stairs.
- Tom merdivenlerden düşerek boynunu kırdı.
My holiday plan has fallen through.
- Benim tatil planı suya düştü.
The garden was covered with fallen leaves.
- Bahçe düşmüş yapraklarla kaplıydı.
At first, I thought I had an advantage because I spoke a Romance language.
- İlk başta, bir Romen dili konuştuğum için bir avantajım olduğunu düşündüm.
I think that maybe I should stop reading romance novels.
- Belki aşk romanları okumayı durdurmam gerektiğini düşünüyorum.
Productive thinking and creativity are unthinkable without imagination.
- Üretken düşünce ve yaratıcılık; hayal gücü olmadan düşünülemez.
He slipped and nearly fell.
- O kaydı ve neredeyse düşecekti.
The horse broke its neck when it fell.
- Düşen at boynunu kırdı.
Home prices are plummeting.
- Ev fiyatları hızla düşüyor.
Tom's grades soon plummeted.
- Tom'un notları yakın zaman içinde düştü.
TL had a sharp drop against USD - TL dolara karşı dik bir düşüş yaşadı.
When I was a kid, I thought that if I died the world would just disappear. What a childish delusion! I just couldn't accept that the world could continue to exist without me.
- Çocukken ,ölürsem dünyanın hemen ortadan kaybolacağını düşündüm.Ne çocukça bir aldanma!Ben sadece dünyanın bensiz devam edip var olacağını kabullenemiyordum.
Tom suffered from the delusion that strangers could hear his thoughts. Of course that's nonsense.
- Tom, yabancıların onun düşüncelerini duyabileceği sanrısından muzdaripti. Bu tabii ki saçmalık.