bakıcı

listen to the pronunciation of bakıcı
Türkçe - İngilizce
{i} caretaker
nurse

She nursed him back to health. - O, ona sağlığına geri dönmesi için bakıcılık yaptı.

keeper

Am I my brother's keeper? - Biraderimin bakıcısı mıyım ben?

attendant
attendant, guard, keeper, nurse; fortune teller falcı
nursemaid
companion
dry nurse
person who looks at the merchandise on display but does not buy anything
companion, person employed to look after someone; baby-sitter, sitter
watcher
tender
fortune-teller
guard
care worker
looker
{i} companionway
bak
check it out
bak
look at

As a boy, I used to lie on my back on the grass and look at white clouds. - Çocukken çimin üstünde sırtüstü uzanır beyaz bulutlara bakardım.

Look at that mountain which is covered with snow. - Karlarla örtülü şu dağa bak.

bak
(Bilgisayar) lookup
bak
(Bilgisayar) look in

Don't worry. He may look intimidating at first glance, but he's actually a very friendly person. - Endişelenme. İlk bakışta korkutucu gözükebilir, ama aslında çok arkadaş canlısı bir insandır.

Look in the mirror, pal. - Aynaya bir bak dostum.

hasta bakıcı
(Askeri) nurse
bak
look after

She asked me to look after her baby in her absence. - Onun yokluğunda bebeğine bakmamı rica etti.

I'll look after the children while you go shopping. - Sen alışverişe giderken ben çocuklara bakarım.

bak
{f} regarding
bak
{f} look

He looked at me and smiled. - O bana baktı ve gülümsedi.

She looked at me and smiled. - O bana baktı ve gülümsedi.

bak
{f} face

She looked her child in the face. - O, karşısındaki çocuğuna baktı.

I'll never be able to look him in the face again. - Ben ona yüzüne karşı tekrar bakamayacağım.

bak
have one's wits about one
bak
(abbr. for bakınız) see; cf. (compare)
bak
vide

Let me have a look at your video camera. - Video kamerana bir bakayım.

bak
behold
bak
or else
bak
{k} Till when
bak
{ü} lo
bak
{k} women's lib
bak
{k} Until when? till when
bak
{k} no way
İngilizce - İngilizce

bakıcı teriminin İngilizce İngilizce sözlükte anlamı

BAK
Basic Aeronautical Knowledge, an initial theory course for trainee pilots
BAK
extension of a backup file (Computers)
bak
Arresting Cable Prefix (e g , BAK-9)
bak
Backup ( bak) - Older version of a batch-file, by using this files you can restore the previous version of such a file if you want that for some reason
bak
Back at KB, when you return
bak
A suffix for filenames indicating a backed-up file You can usually delete bak files, provided you make sure that you have the most recent version and will not be needing the backup at any stage
bak
Backup file
bak
Back At Keyboard
bak
a threatening predator, however, Kilrathi do not eat other predators, as they believe them to have an extremely foul taste
Türkçe - Türkçe
Yabancı ülkede bir aile yanında kalarak eğitimini sürdüren ve aynı zamanda o evin çocuklarına bakan kimse
Alıcı suratı yok sende pek."- H. Taner
Falcı
Falcı: "Bakıcılara, niyet kuyularına, Tezveren Dede'ye gitti."- Ö. Seyfettin
Bakma işiyle görevlendirilen kimse
Bir şeyi satın almayı düşünmeden yalnızca bakarak ilgilenen (kimse)
Bakma işiyle görevlendirilen kimse: "Ustanın anası yatalak oldu, yanına başka bir bakıcı kocakarı tuttum."- A. Gündüz
Yeme içme, barınma ve eğitim karşılığında bakıcılık görevi yapan kimse
Koruyucu
Bir şeyi satın almayı düşünmeden yalnızca bakarak ilgilenen kimse: "Anlaşılıyor, alıcı değil, bakıcısın
BÂK
(Osmanlı Dönemi) f. Korku, havf, çekinme, sakınma
hasta bakıcı
Hekimin tedavi ile ilgili buyruklarını yerine getirip hastaya bakan, hemşirelere yardım eden kimse
İngilizce - Türkçe

bakıcı teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı

Bak
Bey, Türkçede erkeklerin kullandığı sanlardan birisidir. Diğerleri efendi, ağa, efe, çelebi, ağabey, amca, dayıdır. Eski Türkçedeki biçimi beğ idi
bakıcı