one who forms; a maker; a creator

listen to the pronunciation of one who forms; a maker; a creator
الإنجليزية - التركية

تعريف one who forms; a maker; a creator في الإنجليزية التركية القاموس.

former
{s} önceki

Balığın ve etin besin değerleri yüksek ama ikincisi öncekine göre daha pahalıdır. - Fish and meat are both nourishing, but the latter is more expensive than the former.

Tom Mary'nin önceki eşidir. - Tom is Mary's former husband.

former
evvelki
former
{i} gövde (uçak)
former
(Askeri) kalıplayıcı
former
kalıpçı
former
(Askeri) dökümcü
former
(Askeri) taslakçı
former
{i} sınıf öğrencisi
former
ilk

Filmin ilk yarısı sıkıcıydı. - The former half of the film was dull.

Sadece iki şey sonsuzdur, evren ve insanoğlunun aptallığı, ve ben ilkinden emin değilim. - Only two things are infinite, the universe and human stupidity, and I'm not sure about the former.

former
{s} eski

Lincoln eski siyasi rakibini karşıladı. - Lincoln greeted his former political rival.

Arjantin'in eski para birimi Austral'di. Sembolü ₳ idi. - The former Argentine currency was Austral. Its symbol was ₳.

former
(sıfat) önceki, eski, geçen, sabık, geçmiş
former
biçimlendirici şey veya kimse
former
{s} the birinci, ilk, ilk söylenen
former
öncel
former
former times geçmiş zaman
former
(isim) biçimlendirici, gövde (uçak), sınıf öğrencisi
former
önceki şey/kimse
former
eski günler
الإنجليزية - الإنجليزية
former
one who forms; a maker; a creator
المفضلات