He will find the bus stop easily.
- Otobüs durağını kolayca bulacaktır.
The troops easily put down the rebellion.
- Askerler isyanı kolayca bastırdı.
The noted diplomat readily participated in the committee.
- Tanınmış diplomat komiteye kolayca katıldı.
Guns are readily accessible to Americans.
- Amerikalılar silahlara kolayca erişebilir.
Statistics are easy to misinterpret.
- İstatistikler kolayca yanlış yorumlanabilir.
Sami always had pills within easy reach.
- Sami'nin her zaman kolayca ulaşabileceği hapları vardı.
She mounted the horse with ease.
- O, kolayca ata bindi.
You can do this with ease.
- Bunu kolayca yapabilirsin.
This zipper doesn't zip smoothly.
- Bu fermuar kolayca kapanmıyor.
We forget our faults easily if no one knows them as well as us.
- Eğer hiç kimse onları bizim kadar iyi bilmiyorsa hatalarımızı kolayca unutabiliriz.