kişinin

listen to the pronunciation of kişinin
التركية - الإنجليزية

تعريف kişinin في التركية الإنجليزية القاموس.

kişi
person

I bought a new personal computer yesterday. - Dün yeni bir kişisel bilgisayar satın aldım.

Bilal is a person of knowledge. - Bilal bilgili bir kişidir.

kişinin en güçlü tarafı
forte
kişi
persona

Weight increase is the easiest method for personal development. - Kilo almak, kişisel gelişimin en kolay metodudur.

Personal computers are of great use. - Kişisel bilgisayarlar çok faydalıdırlar.

kişi
thing

Tom isn't the kind of person who hides things from his parents. - Tom ebeveynlerinden bir şeyler saklayan kişi türü değildir.

Were you the one who planned this whole thing? - Bütün bu şeyi planlayan kişi sen miydin?

kişi
cove
kişi
figure

A strange figure suddenly came through the door. - Garip bir kişi aniden kapıdan girdi.

A really perceptive person can figure out a whole situation with just a few clues. That's the kind of person I want you to become. - Sezgileri gerçekten kuvvetli bir insan bütün bir durumu sadece birkaç ipucuyla çözebilir. Bu olmak istediğim kişi türüdür.

kişi
(Bilgisayar) contact

People with autism often don't make eye contact when talking to someone. - Otizmli kişiler, birisiyle konuşurken çoğu zaman göz teması kurmazlar.

Would you like to add me to your contact list? - Kişi listene beni eklemek ister misin?

kişi
self

Tom is a very selfish person. - Tom çok bencil bir kişi.

He's a very selfish person. - O, çok bencil bir kişidir.

kişi
fellow
kişi
soul

Tom is a very brave soul. - Tom çok cesur bir kişidir.

You're a brave soul if you want to climb the Urals. - Urallara tırmanmak istiyorsan sen cesur bir kişisin.

kişi
individual

It is likely that the police confused the two individuals as they both had similar facial features. - Benzer simaları olduğu için polisin iki kişiyi birbiriyle karıştırmış olması muhtemel.

We are currently looking for individuals who have experience in customer service. - Bugünlerde, müşteri hizmetlerinde deneyimi olan kişiler arıyoruz.

kişi
man

There were too many people at the concert. - Konserde çok fazla kişi vardı.

That's one small step for a man, one giant leap for mankind. - Bu, bir kişi için küçük bir adımdır ama insanlık için dev bir sıçramadır.

kişi
life

One's lifestyle is largely determined by money. - Kişinin yaşam tarzı, büyük ölçüde para ile belirlenir.

We all try hard to make the grade in life, but only a few succeed. - Hayatta derece yapmak için hepimiz çok çalışırız fakat sadece birkaç kişi başarır.

kişi
bird

Fine feathers make fine birds. - Güzel giysiler kişiyi güzel gösterir.

kişi
people

One hundred and fifty people entered the marathon race. - Yüz elli kişi maraton yarışına girdi.

There are four people in my family. - Ailemde dört kişi var.

kişi
bod

Eight out of ten dieters who lose up to ten percent of their body weight put it back on again within five years. - Diyet yapan ve vücut ağırlığının yüzde onuna kadar bir oranda kilo vermiş olan her on kişiden sekizi, beş yıl içinde bu kiloları geri almaktadır.

Tom was the one who discovered the body. - Tom cesedi keşfeden kişiydi.

kişi
character

He's a man of very good character. - O çok iyi kişilikli bir adamdır.

José showed himself to be a person of bad character. - Jose kendini kötü karakterli bir kişi olarak gösterdi.

Aynesi iştir kişinin lafa bakılmaz
(Atasözü) Deeds are fruits, words are but leaves.Actions speak louder than voice
Kişi
capita

The per capita consumption of rice of Japanese people is about half of what it was fifty years ago. - Japon halkının kişi başına düşen pirinç tüketimi yaklaşık elli yıl önce olanın yarısı.

At least four were killed in the explosion of a car bomb outside a police station in the capital, Nairobi. - Başkent Nairobi'de bir polis karakolunun dışındaki bir araba bombası patlamasında en az dört kişi öldü.

ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz
(deyim) actions speak louder than voicewhat you do is more important than what you say
aynası iştir kişinin lafa bakılmaz
actions speak louder than words
aracı kullanan kişinin yeri
cab
gözaltında tutulan kişinin nakli
(Hukuk) transit of person held in custody (INT)
iki kişinin para kazandığı aile
dual income family
iki kişinin rolünü üstlenen kimse
jekyl and hyde
iki kişinin rolünü üstlenen kimse
jekyl and hyde existance
kişi
gram. person
kişi
cad
kişi
one

One hundred and fifty people entered the marathon race. - Yüz elli kişi maraton yarışına girdi.

My little sister and I used to play tag a lot. We would chase each other, and the one chasing would try to tag the one being chased and yell: You're it! - Küçük kız kardeşim ve ben çok fazla kovalamaca oynardık. Birbirimizi kovalardık ve kovalayan kişi kovalanana dokunmaya çalışır ve ona Sen ebesin! diye seslenirdi.

kişi
person, human being
kişi
head

More than 50 people died from the recent eruption. Volcanic rocks struck some victims in the head. - Son püskürmede 50'den fazla kişi öldü. Volkanik kayalar bazı kurbanların başına çarptı.

If you want to have an attractive personality, you need to have a good head on your shoulders. - Eğer çekici bir kişiliğe sahip olmak istiyorsanız, omuzlarınızda iyi bir kafaya sahip olmalısınız.

kişi
person, individual; dramatis persona
kişi
poll
kişi
Wight
kişi
dramatis persona
kişi
wallah
kırbaçlanan kişinin bağlandığı direk
whipping post
on kişinin canına mâlolmak
take a toll of ten lines
sekiz kişinin yaptığı müzik
octette
sekiz kişinin yaptığı müzik
octet
tek kişinin işlettiği
single handed
tek kişinin yaptığı
oneman
tek kişinin yaptığı
solo
tek kişinin yaptığı
one handed
التركية - التركية

تعريف kişinin في التركية التركية القاموس.

Kişi
nüfus
Kişi
zeyt
Kişi
şahıs
Kişi
kimse
Kişi
zeyd
kişi
Bir eserde (oyun, roman, hikâye) yer alan kimse
kişi
Erkek
kişi
Eş, koca: "Kişiyi vezir eden de karısı, rezil eden de."- Atasözü
kişi
İnsan, kimse, şahıs
kişi
Eş, koca
kişi
İnsan, kimse, şahıs: "Dilenciler de sayıda olduğu hâlde, yirmi otuz kişi kadardık."- M. Ş. Esendal
kişi
Oyun, roman, hikâye vb.nde yer alan kimse. Çekimli fiillerde ve zamirlerde konuşan, dinleyen, sözü edilen varlık, şahıs
kişi
Çekimli fiillerde ve zamirlerde konuşan, dinleyen, sözü edilen varlık, şahıs
الإنجليزية - التركية

تعريف kişinin في الإنجليزية التركية القاموس.

ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz
(deyim) söylenen sözün önemi yoktur, önemli olan yapılan iştir anlamına gelen atasözü
kişinin
المفضلات