I have mixed feelings about this.
- Bu konuda karışık duygularım var.
The film received mixed reviews.
- Film karışık eleştiriler aldı.
It's complicated, isn't it?
- Bu karışık, değil mi?
I have a complicated matter I want to discuss with you.
- Seninle görüşmek istediğim karışık bir sorunum var.
Things are always more complex than we think.
- Olaylar hep düşündüğümüzden daha karışık.
They are confused, aren't they?
- Onların kafası karışık, değil mi?
Tom is completely confused.
- Tom tamamen kafası karışık.
I never wanted you to get involved in this mess.
- Bu karışıklığa karışmamı asla istememiştim.
We tried to figure out the problem our professor had given us, but it seemed confusing.
- Profesörün bize verdiği problemi çözmeye çalıştık fakat karışık görünüyordu.