kaldırılma

listen to the pronunciation of kaldırılma
التركية - الإنجليزية
cancellation
abolition

He was not an abolitionist. - O, köleliğin kaldırılmasından yana biri değildi.

The abolition of slavery in Europe eventually reached America. - Avrupa'da köleliğin kaldırılması, sonunda Amerika'ya ulaştı.

heaving
(Hukuk) elimination, abolition
kaldır
uninstall
kaldır
cock up
kaldır
{f} removed

Poverty is not an accident. Like slavery and apartheid, it is man-made and can be removed by the actions of human beings. - Yoksulluk tesadüf değildir. Kölelik ve apartheid gibi insan ürünüdür ve insan etkinlikleriyle ortadan kaldırılabilir.

She removed the dishes from the table. - Bulaşıkları masadan kaldırdı.

kaldır
deinstall
kaldır
(Bilgisayar) dismount
kaldır
(Bilgisayar) remove

First, remove the burrs. - Önce çapakları kaldırın.

We removed the old furniture. - Eski mobilyayı kaldırdık.

kaldır
(Bilgisayar) unmount
kaldırılmak
go
kaldır
{f} lift

The policeman lifted the box carefully. - Polis kutuyu dikkatlice kaldırdı.

He wouldn't even lift a finger. - Bir parmağını bile kaldırmazdı.

kaldır
raise up
kaldır
{f} lifting

Tom is lifting weights. - Tom ağırlık kaldırıyor.

My hobby is weight lifting. - Hobim ağırlık kaldırmak.

kaldır
{f} cock
kaldır
hoick
kaldır
uncheck
kaldır
upheave
kaldır
(Biyoloji) erect
kaldır
raiseup
kaldır
hoicks
kaldır
unchecked
kaldırılmak
slang to be swiped, be made off with, be stolen
kaldırılmak
(for a weight) to be borne, be supported
kaldırılmak
to be abrogated, cease to be in effect
yürürlükten kaldırılma
abolition
التركية - التركية
Kaldırılmak işi
Kaldırılmak
lağvedilmek
Kaldırılmak
lağvolmak
kaldırılmak
Kaldırma işi yapılmak
kaldırılma
المفضلات