Meri olağandışı bir kadın.
- Mary is an extraordinary woman.
Mary olağandışı notlar aldı.
- Mary got extraordinary grades.
Tom'un olağanüstü dereceleri var.
- Tom got extraordinary grades.
Tom olağanüstü bir kişidir.
- Tom is an extraordinary person.
Davranışınız çok sıradışı.
- Your behavior is too extraordinary.
Piyanistin sıradışı bir yeteneği var.
- The pianist is endowed with extraordinary talent.
Bir şey okumayan bir kişi görülmemiş bir kolaylıkla aldatılabilir.
- A person never reading anything may be fooled with an extraordinary easiness.
Olağan dışı bir şey hissediyor musun?
- Do you sense something unusual?
Senin ve Tom'un aynı fikirde olmaması çok olağan dışı.
- It's very unusual for you and Tom to disagree.
Biz alışılmadık bir şey bulmadık.
- We didn't find anything unusual.
Telefon soygunu alışılmadık bir şekilde engellendi.
- Phone robbery thwarted in unusual manner.
Sami kendini biraz garip hissediyordu.
- Sami was feeling a bit unusual.
Tom oldukça olağandışı.
- Tom is pretty unusual.
Tom'un bazı çok olağandışı deneyimleri vardı.
- Tom had some very unusual experiences.
Bana sorarsan, o biraz tuhaf.
- If you ask me, she's a little unusual.
Onun tuhaf davranışı şüphelenmemize neden oldu.
- Her unusual behavior caused our suspicions.
... another extraordinary executives gold agar inlaid with three large emeralds ...
... years. It's absolutely extraordinary. We've got 23 million people out of work or stop ...