تعريف essential في الإنجليزية التركية القاموس.
- ana
- esas
Kahkaha iyi bir ilişkide esastır.
- Laughter is essential in a good relationship.
Benzetme esasen doğrudur.
- The analogy is essentially correct.
- esaslı
- {s} gerekli
Sarmısak presine benzer, patates presi lefse ,Norveç patates yemeği, yapmak için gereklidir.
- The potato ricer, similar to the garlic press, is essential to making lefse.
Sadece gerekli tamiratları yapın lütfen.
- Just do the essential repairs, please.
- esas olan şey
- şart
- gerekli olan şey
- esas özellik
- asıl gerekli şey
- {s} asıl, esas, temel, ana
- (İnşaat) temel gereksinim
- (Tıp) esansiyel
- temel
Bilgi toplamak, gezinin temellerinden biridir.
- Gathering information is one of the essentials of travel.
Eğitim, yaşamın en temel yönlerinden biridir.
- Education is one of the most essential aspects of life.
- başlıca
- öz
Özgür bir basın demokrasi için gereklidir.
- A free press is essential for democracy.
- zorunlu
Her çocuğun aynı eğitim fırsatlarına sahip olması zorunludur.
- It is essential that every child have the same educational opportunities.
Pyongyang ve Washington arasında bir tür uzlaşmaya varılması zorunludur.
- It is essential that some kind of compromise be reached between Pyongyang and Washington.
- ruh veya ıtır türünden
- önemli
Bellek beynimizin önemli bir işlevidir.
- Memory is an essential function of our brain.
Bir telgraf gönderdiğinde, kısalığı önemli çünkü her kelime için ücretlendirileceksin.
- When you send a telegram, brevity is essential because you will be charged for every word.
- ç.gerekli şeyler
- olmazsa olmaz
Güneş hayat için olmazsa olmazdır.
- The sun is essential to life.
- essential mineral bir kayadaki esas maden essential oil bitkilerden elde
- {s} köklü
- gerçek
- {s} esans türünden
- temelli
- {s} gerekli, zaruri
- hakiki
- asıl sıfat
- elzem
Gıda yaşam için elzemdir.
- Food is essential to life.
Dünyada bir birey için en elzem şey kendisini anlamasıdır.
- The most essential thing in the world to any individual is to understand himself.
- (Hukuk) asli
- zaten
- gerekli esas
- özsel
- essential amino acid
- (Tıp) esansiyel amino asit
- essential for
- için esas
- essential hypertension
- (Tıp) esansiyel hipertansiyon
- essential oil
- (Tıp) uçucu yağ
- essential oil
- (Gıda) esansiyel yağ
- essential oil
- yağ
- essential oils
- eteri yağlar
- essential to
- lüzumlu
- essential albuminuria
- esansiyel albuminüri
- essential amino acid
- esansiyel aminoasit
- essential anemia
- idiopatik anemi
- essential commodities
- temel mallar
- essential consumption goods
- zaruri tüketim maddeleri
- essential oil
- esans
- essential oil
- bitkilerden elde edilen uçucu yağ
- essential oil
- uçucu bitki yağı
- essential oil
- öz
- essential part
- esas bölüm
- essential to
- e gerekli
- essential for
- için gerekli
- essential integral
- Öz içerik, bütünün temeli, aslı temel, temel yapı maddesi
- essential mineral
- esas maden, karakteristik maden
- essential oil
- Esans: Bitkilerden türlü yollarla çıkarılan veya kimyasal yöntemlerle yapılan, kokulu ve uçucu yağ: "İçlerinden biri, galiba esmerleri, bir esans sürmüştü."- H. Taner
- essential point
- Önemli nokta
- essential qualifications
- temel nitelikler
- essential user
- temel kullanıcı
- essential cargo
- (Askeri) zaruri hamule
- essential cargo
- (Askeri) ÖNEMLİ/ELZEM YÜK
- essential cargo
- (Askeri) zaruri ikmal maddesi
- essential cargo
- (Askeri) esas ikmal maddesi
- essential cargo
- (Askeri) esas hamule
- essential cells
- (Tıp) esas hücreler
- essential civilian supplies
- (Askeri) esas sivil ikmal malzemeleri
- essential civilian supplies
- (Askeri) ESAS SİVİL İKMAL MALZEMELERİ: Askeri harekat esnasında, bu harekat için zararlı hastalık ve huzursuzlukları önlemek bakımından elzem olan veya yerel üretim sayesinde ikmali kolaylaştıran sivil ikmal maddeleri
- essential component
- (Kanun) esaslı unsur
- essential drugs list
- (Tıp) temel ilaçlar listesi
- essential electrolyte
- (Tıp) esansiyel elektrolit
- essential elements of friendly information
- (Askeri) dost birlik esas bilgi unsurları
- essential elements of friendly information
- (Askeri) MÜTTEFİKLER ARASINDAKİ ESAS BİLGİ UNSURLARI: Karşı taraftaki planlamacılar ve karar vericilerin zor durumlarda sormaları muhtemel olan, müttefik niyetleri ve askeri imkan ve kabiliyetler hakkındaki kilit soruları. Aynı zamanda EEFI' de denir
- essential elements of information
- (Askeri) ESAS BİLGİ UNSURLARI: Düşman ve düşman harekatını etkileyen koşullarda ilgili ve komutanın, belirli bir zamanda muhtaç olduğu kritik bilgiler. Komutanın; bu bilgilerle mevcut diğer bilgi ve istihbarat arasında bir ilişki kurması, mantıklı bir karara varmasında yardımcı olur. Ayrıca bakınız: "intelligence requirement"
- essential emergency function
- elzem acil durum görevi
- essential fatty acids
- esas yağ asitleri
- essential feature
- temel nitelik
- essential fire support task
- (Askeri) esas ateşe destek görevi
- essential formality
- (Kanun) esaslı merasim
- essential industry
- (Askeri) esas endüstri
- essential industry
- (Askeri) ESAS ENDÜSTRİ: Sivil veya askeri ekonominin ihtiyaçları için gerekli bir endüstri. Terim, temel sınai. tesisleri ile birlikte demir ve çelik endüstrisi, gıda endüstrisi, kimya endüstrisi gibi, diğer endüstri şubelerinin temel hammaddeleri, faydalı yarı veya tam mamul madde haline getiren lüzumlu kısımlarını içine alır
- essential industry
- (Ticaret) ekonomideki kilit sanayi dalı
- essential item
- (Askeri) esas madde
- essential item
- (Askeri) ESAS MADDE: A. B. D. Kara Ordusu'nda; kıtaların muharebe kabiliyetleri için lüzumlu görülen maddelerden herhangi biri
- essential lineament
- ana yüz hatları
- essential oil
- ruh
- essential pruritus
- (Tıp) nevrodermi
- essential requirement
- esas gereksinim
- essential requirements
- (Avrupa Birliği) temel gerekler
- essential requirements
- (Ticaret) temel gereklilikler
- essential secrecy
- (Askeri) Bknz. "appreciations"
- essential secrecy
- (Askeri) önemli gizlilik
- essential similarity
- (Tıp) temel benzerlik
- essential supply
- (Askeri) zaruri hamule
- essential supply
- (Askeri) esas hamule
- essential supply
- (Askeri) esas ikmal maddesi
- essential supply
- (Askeri) zaruri ikmal maddesi
- essential supply/cargo
- (Askeri) ZARURİ İKMAL MADDESİ/ZARURİ HAMULE; ESAS İKMAL MADDESİ/ESAS HAMULE: Hayatı idame devresinde (survival period) harbin devamını temin veya bu devrede ulusal gücün ayakta kalması için lüzumlu ve şartlar imkan verir vermez elden çıkarılması gerekli mallar. Bu mallar; yiyecek, arıtılmış petrol, yağ ve yağlama yağları ile tıbbi müstahzarlar gibi maddelerden ibarettir. Ayrıca bakınız: "cargoes and/or commodities"
- essential term
- (Kanun) esaslı husus
- essential to
- -e gerekli
- essential training goals
- (Askeri) gerekli eğitim hedefleri
- essential tremor
- (Pisikoloji, Ruhbilim) temel titreme
- essential user bypass
- (Askeri) önemli kullanıcı baypası
- essential user rekeying variable
- (Askeri) önemli kullanıcı yeniden anahtarlama değişkeni
- essentially
- esasen
Benzetme esasen doğrudur.
- The analogy is essentially correct.
- essentially
- aslında
Biz genellikle, bizimkinin aslında trajik bir çağ olduğunun söylenildiğini duyuyoruz.
- We often hear it said that ours is essentially a tragic age.
Buna bir saray diyen küstahtır. Aslında bu büyük bir ev.
- It's presumptuous to call this a palace. Essentially, it's a big house.
- essentially
- gerekli olarak
- essential for
- temel
- essentially
- gerekerek
- essentially
- haddi zatında
- essentially
- özünde
- essentially
- özde
- essentially
- öncelikli olarak
- essentially
- temelde
- it is essential
- elzemdir
- essentially
- gerçekte
- non-essential commodities
- zaruri olmayan mallar
- essentially
- z. aslında
- experience not essential
- deneyim şart değil
- non-essential
- gerekli olmayan
- non-essential
- Elzem olmayan, hayatı olmayan
- assign essential user bypass
- (Askeri) zaruri kullanıcı baypası tahsisi
- be essential
- gerekmek
- be essential
- hayati önemde olmak
- be essential
- hayati önem taşımak
- combat essential repair part
- (Askeri) MUHAREBE İÇİN GEREKLİ ONARIM PARÇASI: Muharebe için gerekli bir nihai maddenin veya muharebe hazırlığı halindeki bir silah sisteminin bakımı için zaruri bir işletme onarım parçası. Bu özellikteki maddelerin, ilgili taktik talimname "Onarım Parçaları ve Özel Alet Listeleri" nde gösterilen kalemlerinden olmaları gerekir
- electronic change notice; Minimum Essential Emergency Communications Network
- (Askeri) elektromanyetik değişim notu; En Az Gereklilikteki Acil Durum Muhabere Ağı
- essentially
- aslen
- essentially
- (Mukavele) esasen, esas itibariyle
- essentially
- (Hukuk) özü itibarı ile
- minimum essential equipment
- (Askeri) (MEE) Lüzumlu asgari malzeme
- minimum essential equipment
- (Askeri) GEREKLİ ASGARİ MALZEME: Yetki verilmiş malzeme istihkakı, giyecek ve ikmal maddelerinden; bir birliğe, muharebe veya hizmet görevleri söz konusu olmaksızın, bir intikal esnasında bütünlüğünü muhafaza için lüzumlu olan kısım. Bu kategoriye giren maddeler, normal olarak, limana kadar birlikler tarafından veya birliklerin beraberinde taşınır ve birliğin bindirildiği gemiye yüklenir. Hareket ve intikal emirlerinde kullanılan manada lüzumlu asgari malzeme, özel birlik malzemesi ile er giyecek ve teçhizatı anlamına gelir. Hava kuvvetlerinde, bu malzemeye (unit essential equipment) lüzumlu birlik malzemesi denir
- minimum essential training requirements
- (Askeri) LÜZUMLU ASGARİ EĞİTİM İHTİYAÇLARI: Bir birliğe; verimli şekillerde safhalandırılmış eğitimi yürütmesi için gereken, lüzumlu malzeme asgari seviyeleri. Lüzumlu asgari eğitim ihtiyaçları üç seviyeyi içine alır; Teker tekamül eğitimi, birlik temel eğitimi ve birlik tekamül eğitimi
- mission essential backup
- (Askeri) görev esas yedeği
- samples of essential oils
- eteri yağ numuneleri
- unit essential equipment
- (Askeri) BİRLİK İÇİN ZARURİ TEÇHİZAT: BAK "minimum essential equipment"