The opposition party put forward a bill to reduce income tax.
- Muhalefet partisi gelir vergisini düşürmek için bir yasa tasarısı sundu.
He had to reduce the price of his wares.
- O mallarının fiyatını düşürmek zorunda kaldı.
The government explicitly declared its intention to lower taxes.
- Hükümet vergileri düşürmek için niyetini açıkça bildirdi.
Being less urgent, this plan is lower in priority.
- Plan öncelik ve aciliyeti düşürmektedir.
I don't want to humiliate them.
- Ben onları küçük düşürmek istemiyorum.
We don't want to humiliate them.
- Biz onları küçük düşürmek istemiyoruz.
It would break if you dropped it.
- Eğer düşürürsen kırarsın.
Jim dropped his pen and bent to pick it up.
- Jim kalemini düşürdü ve onu almak için eğildi.
You must be careful not to drop the eggs.
- Yumurtaları düşürmemek için dikkatli olmalısın.
Take care not to drop that glass.
- Bardağı düşürmemek için dikkat et.
We must try to bring down costs.
- Maliyetleri düşürmeye çalışmalıyız.
The demand was brought down by increases in imports.
- İthalattaki artışla talep aşağı düşürüldü.
The good harvest brought down the price of rice.
- İyi hasat pirinç fiyatını düşürdü.
Our negotiations to lower export taxes suffered a big setback.
- İhracaat vergilerini düşürme müzakerelerimiz büyük bir başarısızlıkla sonuçlandı..
The multinational corporation lowered the price of several products.
- Çok uluslu ticaret şirketleri çok sayıda ürünün fiyatını düşürdü.