as compared to

listen to the pronunciation of as compared to
الإنجليزية - التركية
nazaran
le karşılaştırılırsa
ile karşılaştırılırsa
-le karşılaştırılırsa
as to
ile ilgili olarak
over
yukarıda

Kilise, kenti yukarıdan gören tepe üzerindedir. - The church is on the hill overlooking the city.

Ocak ayında ihracat, geçen yılın aynı dönemine göre % 20 yukarıdaydı. - Exports in January were up 20% over the same period of last year.

as to
e gelince
as to
-e gelince
over
-in (her) tarafında
as to
e dair
as to
hakkında

Hangi fakülteyi seçeceği hakkında şaşırmıştı. - He was at a loss as to which faculty to choose.

Avustralyalı tarihi hakkında Tom'un bildiği kadar çok bilen biriyle asla tanışmadım. - I've never met anyone who knows as much about Australian history as Tom does.

as to
konusunda

Kimin lider olması gerektiği konusunda bir soru ortaya çıktı. - A question arose as to who should be the leader.

O, para konusunda bir şey söylemedi. - He said nothing as to money.

as to
-e dair
as to
hakkında ise
over
süresince
over
-den çok
over
aşağıya

Tom şapkasını gözlerinin üzerine aşağıya indirdi. - Tom pulled his cap down over his eyes.

as to
-e göre
over
-in üzerine
over
karşıya
over
bitmiş

Ben vardığımda parti neredeyse bitmişti. - The party was all but over when I arrived.

Her şey bitmiş sayılmaz. - It ain't over till it's over.

over
üzerine

Helen'in forumu bir veya iki fırın eldiveni kullanılıp kullanılmayacağı üzerine uzlaşmaz bir bölünme yaşadı. - Helen's forum experienced an irreconcilable schism over whether to use one or two oven mitts.

Oğlunun ölümü üzerine ağladı. - She wept over her son's death.

over
öbür tarafa
As compared
karşılaştıkça
as to
ise
as to
gelince

Ne yapılacağına gelince hiç kimse karar veremedi. - Nobody could decide as to what to do.

Biz, sorunun çözümüne gelince farklılık gösterdik. - We differed as to the solution to the problem.

over
{e} çok

Sevdiğin birinin kaybına çok uzun süre ağlama. - Don't mourn over the loss of your loved one too long.

Çok fazla balık avı dolayısıyla, bazı balık stokları şimdi tehlikeli derecede düşük seviyelerde. - Due to overfishing, some fish stocks are now at perilously low levels.

over
tersine

Nalokson morfin türevi ilaçların aşırı dozunun etkilerini tersine çevirebilen hayat kurtarıcı bir ilaçtır. - Naloxone is a life-saving drug that can reverse the effects of an opioid overdose.

over
üstüne, üzerine; üstünde, üzerinde; üstünden, üzerinden
over
baştan başa

Tom şimdi baştan başa sözleşmeyi okuyor. - Tom is reading over the contract right now.

over
aşırı,-in üstünde
over
geçkin

300'ü geçkin insan tutuklandı. - Over 300 people were arrested.

over
altını üstüne
over
(Askeri) İLERİDE !: Gözcü tarafından, patlamaların gözetleme hattına göre hedefin ötesinde olduğunu belirtmek için yapılan bildirim. Bak. " short"
over
bütün karşıdan karşıya
الإنجليزية - الإنجليزية
{e} than
over

Sales are down this quarter over last.

as to
according to; in a manner conforming or corresponding to; in proportion

Sort them as to size and color.

as to
With reference or regard to

As to your earlier question, I don't think I know the answer.

as to
as for, with regards to, concerning
as compared to

    الواصلة

    as com·pared to

    التركية النطق

    äz kımperd tı

    النطق

    /ˈaz kəmˈperd tə/ /ˈæz kəmˈpɛrd tə/

    فيديوهات

    ... is enormous compared to the number of elderly.  So there are many more workers to support ...
    ... compared to India population wise. ...
المفضلات