We had hardly arrived when Lucy started crying to go home.
- Lucy eve gitmek için ağlamaya başladığında, ancak varmıştık.
However, his girlfriend is selfish and hardly worries about Brian.
- Ancak, onun kız arkadaşı bencil ve neredeyse Brian hakkında hiç endişelenmez.
Sometimes too much to drink is barely enough.
- Bazen içecek çok fazla şey ancak yeterlidir.
We have barely enough bread for breakfast.
- Ancak sabah kahvaltısı için yeterli ekmeğimiz var.
All models are wrong, but some are useful.
- Tüm modeller yanlış, ancak bazıları yararlı.
Five prisoners were recaptured, but three others are still at large.
- Beş mahkûm yeniden tutuklandı, ancak diğer üçü hâlâ serbest.
However, Lucy is about to leave her home.
- Ancak Lucy evinden ayrılmak üzereydi.
In order to study computational linguistics it's necessary to know various languages, however, one also has to be familiar with the use of computers.
- Bilişimsel dil bilimi eğitimi yapmak için çeşitli dilleri bilmek gerekli, ancak, insan bilgisayarların kullanımı da bilmelidir.
Tom has only himself to blame.
- Tom ancak kendini suçlayabilir.
Only after a long dispute did they come to a conclusion.
- Ancak uzun bir tartışmadan sonra bir sonuca vardılar.
The country is divided, yet there are mountains and rivers.
- Ülke bölünür ancak dağlar ve ırmaklar vardır.
John has not come yet, but when he does, I will call you.
- John henüz gelmedi, ancak o gelirse, seni ararım.
A lion is certainly much stronger than a sole hyena but there were three times as many hyenas there as lions.
- Bir aslan kesinlikle tek sırtlandan çok daha güçlüdür ancak orada aslanların üç katı kadar fazla sırtlan vardı.
However, his girlfriend is selfish and hardly worries about Brian.
- Ancak, onun kız arkadaşı bencil ve neredeyse Brian hakkında hiç endişelenmez.
I know it's hard to find the time, but could you proofread this for me before next Monday?
- Zaman bulmanın zor olduğunu biliyorum, ancak önümüzdeki Pazartesi gününden önce benim için bunu düzeltebilir misin?
Certainly. I will need to confirm it, however. Please wait just a moment.
- Kesinlikle. Ancak onu teyit etmem gerekecek, lütfen sadece biraz bekleyin.
Peace is not the absence of violence but the presence of justice.
- Barış şiddetin yokluğu değildir ancak adaletin varlığıdır.
We're not gods, but mere men.
- Bizler tanrılar değiliz, ancak katıksız insanlarız.