alenen

listen to the pronunciation of alenen
التركية - الإنجليزية
publicly

He hasn't said anything publicly, but in confidence he told me he's getting married. - O bana alenen bir şey söylemedi ama sır olarak o bana evleneceğini söyledi.

I want to publicly complain about that. - Onun hakkında alenen şikayet etmek istiyorum.

publicly, openly
avowedly
in public

Don't help a woman in public. You'll look suspicious. - Bir kadına alenen yardım etme. Şüpheli görüneceksin.

openly
publicly, in public, openly, overtly
overtly
avow
alenen tanınmış kişi
public figure
التركية - التركية
(Osmanlı Dönemi) Gizli olmayarak, açıktan
(Hukuk) Açıkça, açık olarak, herkesin gözü önünde
Açıktan açığa
Açıktan açığa, herkesin gözü önünde, herkesin içinde, gizlemeden, açıkça
Açıkça
Açıktan açığa, herkesin gözü önünde, herkesin içinde, gizlemeden, açıkça: "Ramazan günü alenen meyveli gazoz içmeye arlanmıyor musun?"- H. Taner
alenen
المفضلات