antik

listen to the pronunciation of antik
Türkçe - İngilizce
antique

This antique clock is worth one thousand dollars. - Bu antika saat bin dolar değer.

I doubt that Tom would ever consider selling his antique car. - Tom'un şimdiye kadar antika arabasını satmayı düşündüğünden şüpheliyim.

antique; archaic
made before 400 A.D
antique, ancient, archaic
{s} ancient

My father is interested in ancient history. - Babam antik tarihle ilgileniyor.

That castle was built in ancient times. - O kale eski antik çağda inşa edilmiştir.

antik dönem
(Tarih) ancient period
antik dönem
(Tarih) ancient history
antik gizemler
ancient mysteries
antik kent
Archaic city
antik tiyatro
ancient theater
antik yunan
Ancient Greek
antik çağ
Archaic times
antik çağlar
antiquity
efes antik kenti
ephesus
geç antik çağ
late antiquity
Antik kent
(Tarih) ancient city
keşan ilçesinin antik çağdaki adı
The ancient name of the town of Kashan
mersin'deki antik bir kent
sturgeon, an ancient city in
Türkçe - Türkçe
İlk Çağdaki uygarlıklarla, özellikle eski Yunan ve Roma uygarlıkları ile ilgili olan, antika
ilkçağdaki büyük uygarlıklarla ilgili olan
ilk çağdaki uygarlıkla ilgili olan
antika
ANTİK
(Hukuk) Eski çağla ilgili olan
antik çağ
Bu çağa özgü olan
antik çağ
Eski Yunan ve Roma uygarlıklarının gelişip yayıldığı çağ
antik