a step or weight change that takes two beats of music

listen to the pronunciation of a step or weight change that takes two beats of music
İngilizce - Türkçe

a step or weight change that takes two beats of music teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı

slow
yavaşlatmak

Döner kavşağın amacı trafiği yavaşlatmaktır. - The purpose of a roundabout is to slow down traffic.

slow
{s} yavaş

Lütfen daha yavaş konuşun. - Please speak more slowly.

Lütfen daha yavaş konuşun. - Speak slower, please.

slow
{s} kesat

İşler gerçekten kesatlaştı. - Business has really slowed down.

Bu günlerde iş çok kesat. - Business is so slow these days.

slow
{s} hızı azaltan
slow
{s} sıkıcı

Tom golf sever ama Mary onun yavaş ve sıkıcı olduğunu düşünüyor. - Tom likes golf, but Mary thinks it's slow and boring.

Basketbolla karşılaştırıldığında, beyzbolun biraz yavaş ve sıkıcı olabileceği düşünülebilir. - Compared to basketball, baseball might be considered a little slow and boring.

slow
{s} geri kalmış

Saatim beş dakika geri kalmış. - My watch is five minutes slow.

Lütfen saati ayarlar mısınız. Geri kalmış. - Will you please adjust the clock? It's slow.

slow
ağırkanlı
slow
ağırlaşmak
slow
kaplumbağa gibi
slow
{f} yavaşla

Cankurtaranlar kırmızı ışıklarda durmak zorunda değiller ama genellikle yavaşlarlar. - Ambulances don't have to stop at red lights, but they usually slow down.

Araba sürerken virajlarda yavaşlamak zorundasınız. - When you are driving, you should slow down on corners.

slow
(up/down ile) yavaşlamak
slow
(sögen) geri
slow
yavaş; ağır, yavaş giden; uzun süren; yavaş yavaş etkileyen: a slow train yavaş giden bir tren. a slow convalescence uzun süren bir
slow
hızını eksiltmek
slow
(fiil) yavaşlamak, yavaşlatmak
slow
güç anlayan
slow
{s} 1. yavaş; ağır, yavaş giden; uzun süren; yavaş yavaş etkileyen: a slow train yavaş giden bir tren. a slow convalescence uzun süren bir
slow
{s} geç

Geçen ay iş biraz yavaştı. - Business was a little slow last month.

Çocukluk çağında, zaman yavaş olarak geçer. - In childhood, time passes slowly.

slow
{s} geri

Saatim beş dakika geri kalmış. - My watch is five minutes slow.

Saatim geri kaldığı için özel ekspresi kaçırdım. - As my watch was slow, I missed the special express.

slow
{s} eli ağır
İngilizce - İngilizce
slow
a step or weight change that takes two beats of music

    Heceleme

    a step or weight change that takes two beats of mu·sic

    Türkçe nasıl söylenir

    ı step ır weyt çeync dhıt teyks tu bits ıv myuzîk

    Telaffuz

    /ə ˈstep ər ˈwāt ˈʧānʤ ᴛʜət ˈtāks ˈto͞o ˈbēts əv ˈmyo͞ozək/ /ə ˈstɛp ɜr ˈweɪt ˈʧeɪnʤ ðət ˈteɪks ˈtuː ˈbiːts əv ˈmjuːzɪk/