One of my dreams is to learn Icelandic.
- Hayallerimden biri İzlandaca öğrenmek.
I want to learn French.
- Fransızca öğrenmek istiyorum.
I still have to find out about Tom.
- Hâlâ Tom hakkında öğrenmek zorundayım.
I'd like to find out where our meeting will be.
- Toplantımızın nerede olacağını öğrenmek istiyorum.
Everyone in the class has to learn the poem by heart.
- Sınıftaki herkes şiiri ezbere öğrenmek zorunda.
I heard that Tom wanted to learn French.
- Tom'un Fransızca öğrenmek istediğini duydum.
He went to America to study English.
- İngilizce öğrenmek için Amerika'ya gitti.
He goes to school to study every day.
- Öğrenmek için her gün okula gider.
It is not easy to master English.
- İngilizce öğrenmek kolay değildir.
According to my experience, it takes one year to master French grammar.
- Benim deneyimlerime göre, Fransızca dil bilgisini öğrenmek bir yıl alır.
It is difficult to ascertain what really happened.
- Gerçekten ne olduğunu öğrenmek zordur.
The doctor told Tom he'd just have to learn to live with the pain.
- Doktor Tom'a acıyla birlikte yaşamayı öğrenmek zorunda kalacağını söyledi.
If you'd like to study French with a native speaker, please contact me.
- Yerli bir konuşucuyla Fransızca öğrenmek istiyorsan, lütfen benimle irtibat kur.
Tom couldn't understand why she wanted to learn French.
- Tom onun niçin Fransızca öğrenmek istediğini anlayamadı.
welche sprache lernst du ?.
A little learning is a dangerous thing.
- Birazcık öğrenme tehlikeli bir şeydir.
The traditional way of learning a language may satisfy at most one's sense of duty, but it can hardly serve as a source of joy. Nor will it likely be successful.
- Bir dil öğrenmenin geleneksel yolu olsa olsa birinin görev duygusunu tatmin edebilir ama o bir sevinç kaynağı olarak hizmet edemez. Ayrıca muhtemelen başarılı olmayacaktır.
It's difficult to learn a foreign language.
- Yabancı dil öğrenmek zordur.
One of my dreams is to learn Icelandic.
- Hayallerimden biri İzlandaca öğrenmek.
He tried to use my computer without my finding out about it.
- O ben onun hakkında öğrenmeden bilgisayarımı kullanmaya çalıştı.
Although it seems very difficult to study Chinese, it's not as hard as you think.
- Çince öğrenmek çok zor gibi görünse de, düşündüğünüz kadar zor değil.
He went to Italy in order to study music.
- O, müzik öğrenmek için İtalya'ya gitti.
Learning a foreign language is difficult.
- Yabancı dil öğrenmek zordur.
It's difficult to learn a foreign language.
- Yabancı dil öğrenmek zordur.
I am learning a little English.
- Ben biraz İngilizce öğreniyorum.
I am learning Japanese to play mahjong in Japan.
- Japoncayı Japonya'da mahjong oynamak için öğreniyorum.
I learned to play guitar when I was ten years old.
- On yaşındayken gitar çalmayı öğrendim.
I learned a lot about Greek culture.
- Yunan kültürü hakkında çok şey öğrendim.
What I have learnt is not just the Chinese language, but something about the country itself as well.
- Sadece Çince dilini değil ama aynı zamanda ülkenin kendisi hakkında da bir şeyler öğrendim.
Tom learnt from Mr Ogawa that many people have scorn for the nouveau riche.
- Tom birçok insanın sonradan görme insanları küçümsediğini Bay Ogawa'dan öğrendi.