yıkanmak

listen to the pronunciation of yıkanmak
Türkçe - İngilizce
bath

I want to bathe in the sea. - Denizde yıkanmak istiyorum.

Some boys don't like to bathe regularly. - Bazı erkek çocukları düzenli olarak yıkanmaktan hoşlanmazlar.

{f} wash

The shirt is very dirty. Before you go to school, it has to be washed. - Gömlek çok kirli. Sen okula gitmeden önce, o yıkanmak zorunda.

I want to wash up first. - İlk olarak yıkanmak istiyorum.

(for film) to be developed
to wash oneself; to take a bath, bathe, Brit. bath
bathe

Some boys don't like to bathe regularly. - Bazı erkek çocukları düzenli olarak yıkanmaktan hoşlanmazlar.

It is dangerous to bathe in this river. - Bu nehirde yıkanmak tehlikelidir.

take a bath

She undressed to take a bath. - O, yıkanmak için soyundu.

to be washed; to be bathed; to be laved; to be laundered
clean oneself
to be washed; to wash oneself; to have a bath; to bathe; (film) to be developed
splash
wash oneself
wash up

I want to wash up first. - İlk olarak yıkanmak istiyorum.

It always feels great to wash up. - Yıkanmak her zaman harika hissettirir.

take a bathroom
freshen up
have a bathroom
lave
ablute
yıkanma
{i} washing

These cotton socks bear washing well. - Bu pamuk çoraplar, yıkanmaya iyi dayanır.

The floor is so dirty that It requires washing. - Zemin o kadar kirli ki yıkanması gerekir.

yıkanma
{i} wash

Your hands need to be washed. - Ellerinin yıkanması gerekir.

These clothes are dirty and need to be washed. - Bu giysiler kirli ve yıkanması gerekir.

yıkanma
scour
yıkanma
toilet
yıka
{f} washing

Can you help me with the washing up? - Bulaşık yıkamada bana yardımcı olabilir misin?

Washing the car took longer than we expected. - Arabayı yıkamak beklediğimizden daha uzun zaman aldı.

yıka
lave
yıka
{f} washed

Mary is really great. She cooked a wonderful meal for me and even washed the dishes herself. - Mary gerçekten harika. O benim için harika bir yemek pişirdi ve bulaşıkları bile kendisi yıkadı.

She washed her dirty hands before the meal. - O, yemekten önce kirli ellerini yıkadı.

yıka
{f} wash

We'll go wash ourselves in the river tomorrow. - Yarın nehirde yıkanmaya gideceğiz.

One hand washes the other. - Bir el diğerini yıkar.

yıkanma
bathing
su sıçratarak yıkanmak
splatter
yıkanma
ablution
yıkanma
bath

She undressed to take a bath. - O, yıkanmak için soyundu.

Some boys don't like to bathe regularly. - Bazı erkek çocukları düzenli olarak yıkanmaktan hoşlanmazlar.

yıkanma
ablutions
şapır şupur yıkanmak
splatter
Türkçe - Türkçe
Yıkama işi yapılmak veya yıkama işine konu olmak
Yıkamak işi yapılmak veya yıkamak işine konu olmak
Kendi vücudunu yıkamak, banyo yapmak
çimmek
hamam yapmak
banyo yapmak
yunmak
Yıkanma
çıpı çıpı
yıkanma
Yıkanmak işi
yıkanma
Yıkanmak işi: "... soğuk sularında yıkanmaya alıştığım için, ben denizde daima bir serinlik var sanırdım."- R. H. Karay