torunlar

listen to the pronunciation of torunlar
Türkçe - İngilizce
grandchildren

An old man sat surrounded by his grandchildren. - Yaşlı bir adam etrafı torunlarıyla çevrili olarak oturdu.

He sat surrounded by his grandchildren. - Torunları tarafından çevrilmiş şekilde oturdu.

cion
descendants
progeny
torun
descendant

He was a descendant of Julius Caesar. - O, Julius Caesar'ın torunu.

We want to leave our descendants a clean and green earth. - Torunlarımıza temiz ve yeşil bir dünya bırakmak istiyoruz.

torun
grandbaby
torun
grandchild

An old man sat surrounded by his grandchildren. - Yaşlı bir adam etrafı torunlarıyla çevrili olarak oturdu.

The old man was accompanied by his grandchild. - Yaşlı adama torunu tarafından eşlik edildi.

torun
grandson

Kublai Khan is the grandson of Genghis Khan. - Kubilay Han Cengiz Han'ın torunudur.

Tom is Mary's grandson. - Tom Mary'nin erkek torunudur.

torun
grandkids
torun
granddaughter

My granddaughter is listening to my wife. - Torunum karımı dinliyor.

The old lady smiled at her granddaughter. - Yaşlı bayan kız torununa gülümsedi.

torun
offshoot
torun
grandchild, descendant
torun
grandchildren

An old man sat surrounded by his grandchildren. - Yaşlı bir adam etrafı torunlarıyla çevrili olarak oturdu.

Tom can't refuse his grandchildren anything. - Tom torunlarından herhangi bir şey reddedemez.

Türkçe - Türkçe

torunlar teriminin Türkçe Türkçe sözlükte anlamı

torun
Bir kimseye göre çocuğunun çocuğu: "Onun torunu koşarak yanına gelir, yüzünü, gözlerini öper!"- A. Ş. Hisar
Torun
(Osmanlı Dönemi) NEVADE
Torun
(Osmanlı Dönemi) NAFİLE
Torun
sıbt
Torun
neve
Torun
hafid
Torun
(Osmanlı Dönemi) VERA
torun
Bir kimseye göre çocuğunun çocuğu
torun
ç. Aynı soydan gelenler: "... mademki hepimiz Âdem'le Havva'nın torunlarıyız..."- A. İlhan
torun
Aynı soydan gelenler