Sunumumu hazırlamak zorundayım.
 - I have to prepare my presentation.
Soruları önceden hazırlamak senin yararına olur.
 - It would be to your advantage to prepare questions in advance.
Onun adamlarını savaşa hazırlanmak için zamanı vardı.
 - He had time to prepare his men for battle.
Bu sınava hazırlanmak en az 10 saatimi alacaktır.
 - It will take me no less than 10 hours to prepare for the exam.
İngilizce test için hazırlanmak zorundayım.
 - I have to prepare for the test in English.
En kötüsü için hazırlanmalısın.
 - You should prepare for the worst.
Onun için hazırlık yapmak zorundayız.
 - We have to prepare for that.
Hazırlık yapmak için biraz daha zamana ihtiyacım var.
 - I need a little more time to prepare.
Ona doğum gününde bir sürpriz yapmak için, ben harika bir pasta hazırladım.
 - In order to give him a surprise on his birthday, I prepared a fantastic cake.
Bunu yapmak için hazır değilim.
 - I'm not prepared to do this.