Tanıklık etmek için onun isteksizliğinin farkına vardık.
 - We noticed his reluctance to testify.
Tom Mary'ye karşı tanıklık etmek için isteksiz gibi görünüyor.
 - Tom seems to be unwilling to testify against Mary.
Tom, Mary'ye karşı tanıklık yapmak istiyordu.
 - Tom wanted to testify against Mary.
Tom, Mary'ye karşı şahitlik yapmak istemedi.
 - Tom didn't want to testify against Mary.
Tek tanığımız tanıklık yapmayı reddediyor.
 - Our only witness is refusing to testify.
Savcı benim Tom aleyhinde tanıklık yapmamı istiyor.
 - The DA wants me to testify against Tom.
Sami, Leyla'ya karşı ifade vermek için oradaydı.
 - Sami was there to testify against Layla.
Leyla ifade vermek için mahkeme salonuna girdi.
 - Layla entered the courtroom to testify.