to know by practice, try, receive

listen to the pronunciation of to know by practice, try, receive
İngilizce - Türkçe

to know by practice, try, receive teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı

experience
{i} başa gelen olay
experience
{f} tecrübe etmek
experience
marifetli
experience
yaşantılamak
experience
bizzat yaşamak
experience
(Tıp) eksperiyans
experience
görüp geçirmek
experience
(Nükleer Bilimler) deneyim

Çünkü biz sizi seviyoruz, daha iyi bir kullanıcı deneyimi getirmek için Tatoeba'yı güncelleştiriyoruz. Gördünüz mü? Biz sizi seviyoruz ha? - Because we love you, we are updating Tatoeba to bring you a better user experience. See? We love you huh?

Benim deneyimlerime göre, Fransızca dil bilgisini öğrenmek bir yıl alır. - According to my experience, it takes one year to master French grammar.

experience
başa gelen şey
experience
{i} olay

Tom benzer bir olay yaşadı. - Tom had a similar experience.

Bu, Mary'nin ailedeki ilk ölüm olayıdır. - This is Mary's first experience of a death in the family.

experience
{i} deneyim, tecrübe
experience
serüven
experience
{f} uğramak
experience
deney

O genç ama deneyimli. - He is young, but experienced.

Benim kendi deneyimlerinden, hastalık çoğunlukla uykusuzluktan kaynaklanıyor. - From my own experience, illness often comes from sleeplessness.

experience
(isim) deneyim, pratik, tecrübe, başa gelen olay, hayat, yaşam, olay, din değiştirme [amer.]
experience
{f} karşılaşmak
experience
{i} yaşam

Her gün güzelliği yaşamak için sanatçı olmana gerek yok. - You don't need to be an artist in order to experience beauty every day.

Bu tecrübe onun yaşamında çok önemli sayılır. - This experience counts for much in his life.

experience
görüp geçi
İngilizce - İngilizce
{v} experience