Tom odaya girdi, bir demet çiçek taşıyordu.
 - Tom came into the room, carrying a bunch of flowers.
O, büyük bir demet çiçek taşıyarak geldi.
 - He came bearing a large bunch of flowers.
Üzümler salkımla yetişir.
 - Grapes grow in bunches.
Tom bir salkım üzüm aldı ve onları yedim.
 - Tom bought a bunch of grapes and I ate them.
Ikinci el araba satıcısı adamlar tanınmış bir çetedir.
 - Used car salesmen are a disreputable bunch.