Onların hepsinin, kolları, bacakları, ve kafaları var,onlar yürürler ve konuşurlar, ama şimdi onlara farklı yapmak isteyen bir şey var.
- They all have arms, legs, and heads, they walk and talk, but now there's SOMETHING that wants to make them different.
Bacaklarım acıyor çünkü bugün çok yürüdüm.
- My legs hurt because I walked a lot today.
Ben istasyona kadar koşmak zorunda kaldım.
- I had to run to the station.
Tom'a yetişmek için koşmak zorunda kaldım.
- I had to run to catch up with Tom.
Oturdu ve ayak ayak üstüne attı.
- She sat down and crossed her legs.
Ayakları kırık sandalyeleri at.
- Throw away the chairs whose legs are broken.
We want to leave our descendants a clean and green earth.
- Torunlarımıza temiz ve yeşil bir dünya bırakmak istiyoruz.
He was a descendant of Julius Caesar.
- O, Julius Caesar'ın torunu.
He sat surrounded by his grandchildren.
- Torunları tarafından çevrilmiş şekilde oturdu.
An old man sat surrounded by his grandchildren.
- Yaşlı bir adam etrafı torunlarıyla çevrili olarak oturdu.
Kublai Khan is the grandson of Genghis Khan.
- Kubilay Han Cengiz Han'ın torunudur.
Tom is Mary's grandson.
- Tom Mary'nin erkek torunudur.
My granddaughter is listening to my wife.
- Torunum karımı dinliyor.
She has an equal number of grandsons and granddaughters.
- Onun eşit sayıda erkek ve kız torunları var.
My parents really love their grandchildren.
- Ebeveynlerim torunlarını gerçekten seviyor.
He sat surrounded by his grandchildren.
- Torunları tarafından çevrilmiş şekilde oturdu.
... in the longest run. Does anyone remember who ruled England when Chaucer wrote or when ...
... is first opened by the customs authority, who installs a root of trust that's run by ...