Ben yönergeleri izlemedim.
 - I didn't follow instructions.
Bütün yönergeleri izleyin.
 - Follow all instructions.
O stajyerlere talimatları verdi fakat onlar talimatlarla ilgili karar veremediler.
 - He gave instructions to the trainees, but they couldn't make heads or tails of them.
Tom Mary'nin talimatlarını izledi.
 - Tom followed Mary's instructions.
Çocuklar açıklamaları anlıyor gibi görünmüyorlardı.
 - The children didn't seem to understand the instructions.
İsrail'de İngilizce eğitim seviyesi çok düşük.
 - The level of English instruction in Israel is very low.
Eğitimci öğleden sonraları talimatlar verdi.
 - The trainer gave instructions in the afternoons.