Alpha Centauri, güneşimizden yaklaşık 4.37 ışık yılı uzaktadır.
- Alpha Centauri ist ungefähr 4,37 Lichtjahre von unserer Sonne entfernt.
Dünya Güneş'in etrafını yaklaşık 365 günde dönüyor.
- Die Erde umkreist die Sonne einmal in ungefähr 365 Tagen.
Her pazar kiliseye giderim.
- I go to church every Sunday.
Her pazar tenis oynardı.
- She used to play tennis every Sunday.
Her pazar kiliseye giderim.
- I go to church every Sunday.
Dün cumartesi değil, pazardı.
- Yesterday was Sunday, not Saturday.
Kaldırımda bir şemsiye vardı.
- There was a sunshade over the sidewalk.
Bankalar güneşli bir günde sana bir şemsiye vermeye çalışırlar ama yağmurlu bir günde sırtlarını dönerler.
- Banks will try to lend you an umbrella on a sunny day, but they will turn their backs on a rainy day.
Ilık, güneşli bir gün piknik için idealdir.
- A warm, sunny day is ideal for a picnic.
Güneşin etrafında dönen dokuz gezegen vardır,Dünya onlardan biridir.
- There are nine planets travelling around the sun, the earth being one of them.
Gündoğumunu görmek için erken kalktı.
- She got up early in order to see the sunrise.
Ne güzel bir gündoğumu o!
- What a beautiful sunrise it is!
Tom yıllarca şarkı söylemedi.
- Tom hasn't sung in years.
Tom ve Mary yılın ilk güneşinin doğuşunu görmek için erken uyandı.
- Tom and Mary woke up early to see the first sunrise of the year.
I have to do laundry while it's still sunny.
- Ich muss die Wäsche machen, solange die Sonne noch da ist.
If you don't want to put on sunscreen, that's your problem. Just don't come complaining to me when you get a sunburn.
- Wenn du dich nicht mit Sonnencreme eincremen willst, ist das deine Sache. Aber beschwer' dich später nicht bei mir, wenn du Sonnenbrand hast.
My sonne's faire wife, Elizabeth.