silahlandırma

listen to the pronunciation of silahlandırma
Türkçe - İngilizce
armament
armament
arming
arm

They asked for permission to arm their ships. - Gemilerini silahlandırmak için izin istediler.

silâh
weapon

Weapons export was prohibited. - Silah ihracatı yasaklandı.

Barack Obama is aiming for an international ban on nuclear weapons, but is not against them in all wars. - Barack Obama, nükleer silahlarla ilgili uluslararası bir yasaklamayı hedefliyor, fakat tüm savaşlarda onlara karşı değil.

silâh
gun

The gunman was Jack Ruby. - Silahlı adam Jack Ruby idi.

He keeps this gun loaded. - O, bu silahı yüklü bulundurur.

silâh
arm

The troops had plenty of arms. - Askerlerin bol miktarda silahları vardı.

The export of arms was prohibited. - Silah ihracatı yasaklandı.

silâh
arms

The troops had plenty of arms. - Askerlerin bol miktarda silahları vardı.

The export of arms was prohibited. - Silah ihracatı yasaklandı.

silah
(Askeri) armour
silah
armor
silah
weaponry

Let there be an end to wars and weaponry. - Savaşlara ve silahlara bir son verelim.

silah
weapon

The fingerprints left on the weapon match the suspect's. - Silahta kalan parmak izleri şüphelininki ile uyuşuyor.

He used his umbrella as a weapon. - O, şemsiyesini bir silah olarak kullandı.

silah
arming

People have started arming themselves. - Millet silahlanmaya başladı.

silah
arm

The export of arms was prohibited. - Silah ihracatı yasaklandı.

The troops had plenty of arms. - Askerlerin bol miktarda silahları vardı.

silahlandırmak
arm

They asked for permission to arm their ships. - Gemilerini silahlandırmak için izin istediler.

silah
gunshots
silah
gun point
silah
weapon, arm
silah
firearm

There are few legal constraints on the sale of firearms in the U.S. - ABD'de ateşli silah satışı üzerine birkaç yasal sınırlama vardır.

Dan is a firearms expert. - Dan bir ateşli silah uzmanıdır.

silah
{i} hardware
silahlandırmak
to arm, equip with weapons
silâh
gat

Tom held the hostages at gunpoint while Mary gathered the cash. - Tom, Mary parayı toplarken rehineleri silahla tuttu.

silâhlandırmak
arm

They asked for permission to arm their ships. - Gemilerini silahlandırmak için izin istediler.

yeniden silahlandırma
rearmament
Türkçe - Türkçe
Silâhlandırmak işi
(Hukuk) TESLİH
(Osmanlı Dönemi) teslih
Silah
yarak
Silah
algu
Silâh
cebe
Silâh
(Osmanlı Dönemi) ZİKE
Silâh
(Osmanlı Dönemi) HAŞHAŞA
Silâh
(Osmanlı Dönemi) VİZR
Silâhlandırmak
silahlamak
silah
Bir konuda etkili nesne, etken araç: "Bir maddi menfaate dayanmayan meselelerde rica ve niyaz en kuvvetli bir silahtır."- R. N. Güntekin
silah
Bir konuda etkili nesne, etken araç
silah
Savunmak veya saldırmak için kullanılan, başvurulan her şey
silah
Savunmak veya saldırmak amacıyla kullanılan araç
silahlandırmak
Silâhlı duruma getirmek
İngilizce - Türkçe

silahlandırma teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı

silah
(Silahlar) bir silah ateşlendiğinde bir yanık kokusu varsa size kimyalsal madde yayar