O, lisesi ile gurur duyuyor.
 - She takes pride in her high school.
O Pablo ile evleneceğini açıkça ilan ettiğinde, neredeyse büyük annesine kalp krizi geçirtecekti , halasının gözlerini yuvasından fırlattıracaktı fakat küçük kız kardeşi gururla baktı.
 - When he openly declared he would marry Pablo, he almost gave his grandmother a heart attack and made his aunt's eyes burst out of their sockets; however, his little sister beamed with pride.
Yedi ölümcül günah şunlardır: kibir, kıskançlık, açgözlülük, öfke, şehvet düşkünlüğü, oburluk ve tembellik.
 - The seven deadly sins are: pride, envy, greed, anger, lust, gluttony and sloth.
Her ne kadar sıkça eş anlamlı olarak kullanılsalar da; kibir ve gurur farklı şeylerdir.
 - Vanity and pride are different things, though the words are often used synonymously.
Gücümüzle gurur duyduk.
 - We took pride in our strength.
Yemek pişirme yeteneğiyle ilgili kendisiyle gurur duyar.
 - She prides herself on her skill in cooking.