Babam genellike eve altıda gelir.
- Mein Vater kommt gewöhnlich um sechs nach Hause.
Yaklaşık saat altıda uyandım.
- Ich wachte gegen sechs Uhr auf.
Her zaman altıda kalkarım.
- I always get up at six.
Altı yaşındaki birine sorun, altmış yaşındaki birine değil.
- Ask a six-year-old, not a sixty-year-old.
Altı katlı bir apartmanın en üst katında yaşıyorum.
- I live on the top floor of a six storey apartment block.
Ofisim, o gri altı katlı binanın dördüncü katında.
- My office is on the fourth floor of that gray six-story building.
Tom kapıyı açtığında, o, Mary'nin orada altılı bir paket ve bir pizza ile orada durduğunu gördü.
- When Tom opened the door, he saw Mary standing there with a six-pack and a pizza.
Tom altılık bira paketi taşıyarak içeri girdi.
- Tom came in carrying a six pack of beer.
One, two, three, four, five, six, seven, eight, nine, ten.
- Eins, zwei, drei, vier, fünf, sechs, sieben, acht, neun, zehn.
I quit smoking six months ago.
- Ich habe vor sechs Monaten aufgehört zu rauchen.