Tom considered his options.
- Tom seçeneklerini düşündü.
Tom advised Mary to take some time to think over her options.
- Tom Mary'ye seçenekleri üzerinde düşünmek için biraz zaman almayı tavsiye etti.
They saw they had no choice.
- Seçeneklerinin olmadığını anladılar.
I see no other choice.
- Başka seçenek görmüyorum.
You can walk, or alternatively, I'll drive you there in my car.
- Yürüyebilirsin veya ikinci bir seçenek olarak, seni oraya arabamla götürürüm.
You leave me no alternative.
- Bana seçenek bırakmıyorsun.