The actions she took were too careless, and she was left defenseless.
- Onun açtığı davalar çok ilgisiz ve o savunmasız bırakıldı.
Layla killed innocent and defenseless babies.
- Leyla masum ve savunmasız bebekleri öldürdü.
We're still vulnerable.
- Biz hâlâ savunmasızız.
You're vulnerable right now.
- Şu anda savunmasızsın.
He advocates a revision of the rules.
- Kuralların bir revizyonunu savunuyor.
He advocates reform in university education.
- Üniversite eğitiminde reformu savunuyor.
I was defending myself.
- Kendimi savunuyordum.
Tom was defending himself.
- Tom kendini savunuyordu.
Paris did her best to defend her liberties.
- Paris, özgürlüklerini savunmak için elinden geleni yaptı.
They defended their country against the invaders.
- Onlar istilacılara karşı ülkelerini savundular.
I will never forgive you because you did not stick up for me at the meeting.
- Beni toplantıda savunmadığın için seni asla affetmeyeceğim.