Feast your eyes on this.
 - Bu konuda gözlerine ziyafet çek.
You are a feast for my eyes.
 - Sen benim gözlerim için bir ziyafetsin.
I saw some of the guests leave the banquet room.
 - Misafirlerden bazılarının ziyafet salonundan ayrıldığını gördüm.
They had a banquet at 12:00.
 - Onlar 12:00'de ziyafet verdiler.
I was satisfied with the steak dinner.
 - Biftek ziyafetinden memnun oldum.
Tom and Mary are having a dinner party Monday evening.
 - Tom ve Mary pazartesi akşamı bir ziyafet veriyor.
Tom and Mary are having a dinner party Monday evening.
 - Tom ve Mary pazartesi akşamı bir ziyafet veriyor.