Bunu gözüm kapalı yapardım.
- Je pourrais faire ça les yeux fermés.
Aradığım şey tam da gözümün önündeymiş.
- Ce que je cherchais était précisément là sous mes yeux.
Zayıf ışık altında okuma, gözlerin bozulur.
- Ne lis pas dans une faible lumière, tu t'abîmes les yeux.
Bir zamanlar, gece olduğunda merakla gözlerini yıldızlarla dolu gökyüzüne çeviriyordu.
- Des fois, à la nuit tombée, il levait les yeux vers le ciel étoilé avec curiosité.