Tom was still mourning his daughter Mary who had died in a car accident.
 - Tom hâlâ araba kazasında ölen kızı Mary'nin yasını tutuyordu.
The death of the president caused great mourning.
 - Başkanın ölümü büyük bir yasa neden oldu.
He lamented his hard fate.
 - O, zor kaderine yas tuttu.
They lamented the death of their father.
 - Onlar, babalarının ölümünün yasını tuttular.
Sami came to mourn Layla.
 - Sami, Leyla'ya yas tutmak için geldi.