All you have to do is do your best.
 - Tüm yapmanız gereken elinizden geleni yapmaktır.
Do you really need to do that?
 - Gerçekten onu yapmanız gerekiyor mu?
The chief engineer did research hand in hand with his assistant.
 - Başmühendis, asistanı ile el ele araştırma yaptı.
Did you do it by yourself?
 - Onu kendin mi yaptın?
She doesn't know who built those houses.
 - O bu evleri kimin yaptığını bilmiyor.
He doesn't know who built those houses.
 - O bu evleri kimin yaptığını bilmiyor.
I'm doing it for you.
 - Bunu senin için yapıyorum.
Translating sentences on Tatoeba is more fun than doing homework.
 - Tatoeba'da cümleleri çevirmek ev ödevi yapmaktan daha eğlenceli.
Can you do it in one day?
 - Onu bir günde yapabilir misin?
I want to do it myself.
 - Onu kendim yapmak istiyorum.
Bottles of beer are made of glass.
 - Bira şişeleri camdan yapılır.
I want a suit made of this material.
 - Bu kumaştan yapılmış bir takım elbise istiyorum.
Don't be afraid of making mistakes.
 - Hatalar yapmaktan korkmayın.
He was guilty of making a mistake.
 - O, bir hata yapmaktan suçluydu.
Dr. Jackson is performing an autopsy.
 - Dr. Jackson otopsi yapıyor.
They assisted him in performing the operation.
 - Onlar onun operasyonu yapmasında yardım etti.
He cannot have done such a thing.
 - Öyle bir şey yapmış olamaz.
It can be done in a day.
 - O, bir günde yapılabilir.
Tom has made up his mind to go to Boston to study.
 - Tom öğrenim yapmak için Boston'a gitmeye karar verdi.
She has made up her mind to go to America to study.
 - O, eğitim yapmak için Amerika'ya gitmeye karar verdi.
I'm not quite sure what to make of this.
 - Bununla ilgili ne yapacağımdan pek emin değilim.
What did you make of that?
 - Onunla ilgili ne yaptın?
Rio's carnival is held in February.
 - Rio karnavalı şubat ayında yapılır.
Parliamentary elections will be held in Germany in 2017.
 - Parlamento seçimleri 2017'de Almanya'da yapılacak.
The enemy committed a horrible manslaughter in the city.
 - Düşman, şehirde korkunç bir katliam yaptı.
They made John chairman of the committee.
 - Onlar John'ı komite başkanı yaptı.
She made coffee for all of us.
 - O hepimiz için kahve yaptı.
Beer bottles are made of glass.
 - Bira şişeleri camdan yapılır.
A good daughter will make a good wife.
 - İyi bir kız çocuğu, iyi bir eş yapacaktır.
The teacher is angry, so please do not make noise in the classroom!
 - Öğretmen kızgın, bu nedenle lütfen sınıfta gürültü yapmayın!
Tom committed a bank robbery.
 - Tom bir banka soygunu yaptı.
He committed a gaffe when he asked whether she was pregnant.
 - O onun hamile olup olmadığını sorduğunda gaf yaptı.