My grandfather used to make furniture for himself.
- Büyükbabam kendisi için mobilya yapardı.
He used to bully his friends.
- O, arkadaşlarına karşı zorbalık yapardı.
He was shivering a little, for he had always been used to sleeping in a proper bed, and by this time his coat had worn so thin and threadbare from hugging that it was no longer any protection to him.
I used to know a guy from the UK who pronounced mother without the r.
The girl did nothing but cry.
- Kız ağlamaktan başka bir şey yapmıyor.
You didn't do a very good job, I said.
- Çok iyi bir iş yapmadığını söyledim.
Regardless of what he does, he does it well.
- Yaptığını düşünmeden, onu iyi yapar.
He doesn't know who built those houses.
- O bu evleri kimin yaptığını bilmiyor.
I'm doing it for you.
- Bunu senin için yapıyorum.
You know what my idiot son's doing? Even now he's graduated from university he spends all his time playing pachinko instead of getting a job.
- Aptal oğlumun ne yaptığını biliyor musun? Şimdi bile o üniversiteden mezun olup iş bulmak yerine tüm zamanını pachinko oynayarak geçiriyor.
Did you do it by yourself?
- Onu kendin mi yaptın?
You must do it yourself.
- Onu kendin yapmalısın.
This table is made of wood.
- Bu masa tahtadan yapılmıştır.
I want a suit made of this material.
- Bu kumaştan yapılmış bir takım elbise istiyorum.
Making such a judgement may lead to wrong ideas.
- Öyle bir yargılama yapmak yanlış fikirlere yönlendirebilir.
Don't be afraid of making mistakes.
- Hatalar yapmaktan korkmayın.
Tom saved Mary's life by performing the Heimlich maneuver.
- Tom Heimlich manevrasını yaparak Mary'nin hayatını kurtardı.
They assisted him in performing the operation.
- Onlar onun operasyonu yapmasında yardım etti.
Having done my homework, I watched the baseball game on television.
- Ev ödevimi yaptıktan sonra ,televizyonda beyzbol oyununu izledim.
It can be done in a day.
- O, bir günde yapılabilir.
A molecule is made up of atoms.
- Bir molekül atomlardan yapılmıştır.
Tom has made up his mind to go to Boston to study.
- Tom öğrenim yapmak için Boston'a gitmeye karar verdi.
What did you make of that?
- Onunla ilgili ne yaptın?
Tom and Mary aren't quite sure what to make of this.
- Tom ve Mary, bununla ilgili ne yapacaklarından pek emin değildir.
Parliamentary elections will be held in Germany in 2017.
- Parlamento seçimleri 2017'de Almanya'da yapılacak.
Rio's carnival is held in February.
- Rio karnavalı şubat ayında yapılır.
They made John chairman of the committee.
- Onlar John'ı komite başkanı yaptı.
The enemy committed a horrible manslaughter in the city.
- Düşman, şehirde korkunç bir katliam yaptı.
Butter is made from cream.
- Tereyağı kaymaktan yapılır.
Bottles of beer are made of glass.
- Bira şişeleri camdan yapılır.
A good daughter will make a good wife.
- İyi bir kız çocuğu, iyi bir eş yapacaktır.
The teacher is angry, so please do not make noise in the classroom!
- Öğretmen kızgın, bu nedenle lütfen sınıfta gürültü yapmayın!
He committed an illegal act.
- O, yasa dışı bir eylem yaptı.
The enemy committed a horrible manslaughter in the city.
- Düşman, şehirde korkunç bir katliam yaptı.