You didn't do a very good job, I said.
 - Çok iyi bir iş yapmadığını söyledim.
Did you do it by yourself?
 - Onu kendin mi yaptın?
He doesn't know who built those houses.
 - O bu evleri kimin yaptığını bilmiyor.
Regardless of what he does, he does it well.
 - Yaptığını düşünmeden, onu iyi yapar.
Caffeine is an addictive drug.
 - Kafein bağımlılık yapan bir maddedir.
I'm doing this for you.
 - Bunu senin için yapıyorum.
Translating sentences on Tatoeba is more fun than doing homework.
 - Tatoeba'da cümleleri çevirmek ev ödevi yapmaktan daha eğlenceli.
We'll do it when we have time.
 - Zamanımız olduğunda onu yapacağız.
I want to do it myself.
 - Onu kendim yapmak istiyorum.
Beer bottles are made of glass.
 - Bira şişeleri camdan yapılır.
In ethnic Iranian foods, you can see many products which are made of milk.
 - Etnik İran gıdalarında, sütten yapılan birçok ürün görebilirsiniz.
Making such a judgement may lead to wrong ideas.
 - Öyle bir yargılama yapmak yanlış fikirlere yönlendirebilir.
He is afraid of making mistakes.
 - Hata yapmaktan korkuyor.
Tom saved Mary's life by performing the Heimlich maneuver.
 - Tom Heimlich manevrasını yaparak Mary'nin hayatını kurtardı.
They assisted him in performing the operation.
 - Onlar onun operasyonu yapmasında yardım etti.
He cannot have done such a thing.
 - Öyle bir şey yapmış olamaz.
If it had not been for her help, you would never have done it.
 - Onun yardımı olmasaydı asla onu yapamazdın.
She has made up her mind to go to America to study.
 - O, eğitim yapmak için Amerika'ya gitmeye karar verdi.
A molecule is made up of atoms.
 - Bir molekül atomlardan yapılmıştır.
Tom doesn't know what to make of this.
 - Tom bunun hakkında ne yapacağını bilmiyor.
What do you make of that?
 - Onunla ilgili ne yaparsın?
Parliamentary elections will be held in Germany in 2017.
 - Parlamento seçimleri 2017'de Almanya'da yapılacak.
The conference is to be held in Tokyo the day after tomorrow.
 - Konferans öbür gün yapılacak.
They made John chairman of the committee.
 - Onlar John'ı komite başkanı yaptı.
They voted to create a committee.
 - Bir komite oluşturmak için oylama yaptılar.
Beer bottles are made of glass.
 - Bira şişeleri camdan yapılır.
Butter is made from milk.
 - Tereyağı sütten yapılır.
A good daughter will make a good wife.
 - İyi bir kız çocuğu, iyi bir eş yapacaktır.
The teacher is angry, so please do not make noise in the classroom!
 - Öğretmen kızgın, bu nedenle lütfen sınıfta gürültü yapmayın!
Many atrocities were committed during the war.
 - Savaş boyunca birçok zulüm yapıldı.
Tom committed a bank robbery.
 - Tom bir banka soygunu yaptı.
They catch a lot of speeders around here.
 - Onlar bu civarda bir sürü aşırı hız yapan sürücüleri yakalarlar.
The striking workers protested their pay cut.
 - Grev yapan işçiler ücretlerinin kesilmesini protesto etti.
They catch a lot of speeders around here.
 - Onlar bu civarda bir sürü aşırı hız yapan sürücüleri yakalarlar.
The zombies attacked the joggers.
 - Zombiler jogging yapanlara saldırdı.