Please tell me where you will live.
 - Lütfen bana nerede yaşayacağını söyle.
Mike has a friend who lives in Chicago.
 - Mike'ın Şikago'da yaşayan bir arkadaşı var.
I love living with you.
 - Sizinle yaşamayı seviyorum.
I like living with you.
 - Seninle yaşamaktan hoşlanıyorum.
Long live the brotherhood of all peoples.
 - Yaşasın tüm halkların kardeşliği.
Long live the Tatoeba Project!
 - Çok yaşa Tatoeba Projesi!
Hurray! I have found it!
 - Yaşasın! Ben onu buldum!
Did you know that some foxes lived on this mountain?
 - Bazı tilkilerin bu dağda yaşadığını biliyor muydun?
They don't know what difficulties Tom went through in his youth.
 - Onlar, Tom'un gençliğinde hangi zorlukları yaşadığını bilmiyorlar.
Indians inhabited this district.
 - Yerliler bu bölgede yaşadılar.
What animals inhabit those islands?
 - Şu adalarda hangi hayvanlar yaşar?