Böyle harika bir günbatımı hiç görmemiştim.
- I've never seen such a wonderful sunset.
Çamaşır makinesi harika bir icattır.
- The washing machine is a wonderful invention.
Bu gece mükemmel dans ettin.
- You danced wonderfully tonight.
Linux Deepin başka bir mükemmel Linux dağıtımıdır.
- Linux Deepin is another wonderful Linux distribution.
Düğünümüzde söyleyebilsen şahane oldurdu.
- It would be wonderful if you could sing at our wedding.
Alaaddin sihirli bir lamba buldu.
- Aladin found a wonderful lamp.
Alaaddin harika bir lamba buldu.
- Aladin found a wonderful lamp.
O bana en harikulade hediyeyi verdi.
- He gave me the most wonderful present.
Tom, Mary'nin fikrini niçin değiştirdiğini merak etmekten kendini alamıyor.
- Tom can't help wondering why Mary changed her mind.
Tom'un nerede olduğunu merak etmekten başka yapabileceğim bir şey yok.
- I can't help but wonder where Tom is.
Çamaşır makinesi harika bir icattır.
- The washing machine is a wonderful invention.
Böyle harika bir günbatımı hiç görmemiştim.
- I've never seen such a wonderful sunset.
Hepimiz onun böyle iyi bir adamı niye terk ettiğini merak ettik.
- We all wondered why she had dumped such a nice man.
Ben her zaman kardeşlere sahip olmanın nasıl bir şey olduğunu hep merak ettim.
- I've always wondered what it'd be like to have siblings.
Onların hâlâ uyanık olması şaşılacak şey.
- It's a wonder they're still awake.
Çocuklar için, bu dünya harikalar ve mucizelerle doludur.
- For children, this world is full of wonders and miracles.
Hindistan cevizi yağı mucizeler yapar!
- Coconut oil does wonders!
O şaşkınlıkla etrafına bakındı.
- She looked around in wonder.
Sadece bir şaşkınlık şimdi bize yardımcı olabilir.
- Only a wonder can help us now.
Şaşırmak, merak etmek, anlamaya başlamaktır.
- To be surprised, to wonder, is to begin to understand.
Tom, bunun doğru olup olmadığını merak ediyor.
- Tom wonders if it's true.
Şu kızın kim olduğunu merak ediyorum.
- I wonder who that girl is.
Cihazı çalıştırmak mükemmelce basittir.
- The appliance is wonderfully simple to operate.
Harika bir şekilde canlandığımı hissediyorum.
- I am feeling wonderfully refreshed.
He is massively corrupt. It is wonderful how the man's popularity survives.
They served a wonderful six-course meal.
What a wonderful family.
- What a wonderful family!
The show was wonderful. You should have seen it.
- The show was wonderful. You should've seen it.
He’s doing a bang up good job.
The idea was so crazy that it is a wonder that anyone went along with it.
Miss Paynter had a little wonder as to whether the man, as she called Mr. Lacy in her own mind, had ever been admitted to this room. She thought not.
He's a wonder at cooking.
His costume was wonderfully intricate.
... You look really, really wonderful. ...
... and came to see you for the first time. It's wonderful to be back here and have so many ...