O, hatalarını kolayca kabul edecek bir adam değildir.
 - He is not a man to admit his mistakes easily.
Askerler isyanı kolayca bastırdı.
 - The troops easily put down the rebellion.
Yarına kadar rahatça bekleyebilirim.
 - I can easily wait till tomorrow.
Bu cihaz deniz suyunu kolaylıkla içme suyuna çevirmeyi mümkün kıldı.
 - This device made it possible to turn sea-water into fresh water easily.
Arzu ettiğini kolaylıkla alabildi.
 - She managed to get what she desired easily.