Araştırmacılar evrenin farklı bir bölümüne girmek için kapı kullanırlar.
- The researchers use the portal to enter into a different part of the universe.
O, bir araştırmacı olmayı planlıyorum dedi.
- He said, I plan to become a researcher.
İnsanlar onu büyük bir bilgin olarak düşünüyorlar.
- People thought him to be a great scholar.
O bilgin büyük bir bilimsel keşif yaptı.
- That scholar made a great scientific discovery.
Yarım-doktor seni ve yarım-din alimi inancını öldürür.
- A half-doctor kills you and a half-religious scholar kills your belief.
Otuz iki Madagascan alimi Çin'e uçuyor.
- Thirty-two Madagascan scholars are flying to China.
Eileen çok iyi bir öğrenciydi. O Syracuse Üniversitesinde okumak için bir burs kazandı.
- Eileen was a very good student. She earned a scholarship to attend Syracuse University.
Bu öğrenci zengin değil, o yurtdışında eğitim için bir burs kazandı.
- This student isn't rich, he won a scholarship to study abroad.
A Shakespearean scholar.
Few scientists understand the theory of relativity.
- Nur wenige Wissenschaftler verstehen die Relativitätstheorie.
Many scientists have the reputation of being eccentric.
- Viele Wissenschaftler stehen im Ruf, exzentrisch zu sein.