Tom'un sağ gözünün altında belirgin bir yara izi vardı.
- Tom has a distinctive scar under his right eye.
Mary, Tom'un davranış ve iş alışkanlıklarındaki belirgin değişimi farketmişti.
- Mary had noted a distinct change in Tom's behavior and work habits.
Tom'un sağ gözünün altında farklı bir yara izi vardı.
- Tom has a distinctive scar under his right eye.
Onun farklı bir İngilizce aksanı var.
- She has a distinct English accent.
Uzun boy, basketbolda bariz bir avantajdır.
- Height is a distinct advantage in basketball.
O, sınıf ayrımlarının ortadan kaldırılmasını savundu.
- He advocated abolishing class distinctions.
İyi ve kötü arasında ayrım yapabilirim.
- I can make a distinction between good and bad.
... course of the year is make it very clear to the Iranian government that we are offering ...
... presence on the game has been very clear over ...