O varlıklı görünüyor fakat aslında değil.
 - He looks wealthy, but actually he's not.
Roosevelt, 1858 yılında New York'ta varlıklı bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi.
 - Roosevelt was born to a wealthy family in New York City in 1858.
Tom'un zengin olma arzusu var.
 - Tom has a desire to be wealthy.
Tom, zengin bir adam.
 - Tom is a wealthy man.
Varlıklı bir bayan olarak Leyla'nın yaşamı bir seraptı.
 - Layla's life as a wealthy lady was a mirage.