Tom was brutally murdered on October 20, 2013.
 - Tom 20 Ekim 2013'te vahşice öldürüldü.
She was brutally murdered.
 - O, vahşice öldürüldü.
They say that music soothes the savage beast, but for me personally, it neither relaxes me nor calms me.
 - Onlar müziğin vahşi canavarı sakinleştirdiğini söylüyorlar ama benim için şahsen, o beni ne rahatlatıyor ne de sakinleştiriyor.
He demanded that the savage dog be kept tied up.
 - O, vahşi köpeğin bağlı tutulmasını istedi.
Hunting game is forbidden in this tranquil wilderness.
 - Avcılık oyunu bu huzurlu vahşi doğada yasaklanmıştır.
Although rainforests make up only two percent of the earth's surface, over half the world's wild plant, animal and insect species live there.
 - Yağmur ormanlarının, dünya yüzeyinin sadece yüzde ikisini kaplamasına rağmen; vahşi bitki, hayvan ve bitki türlerinin yarısından fazlası orada yaşar.
A tiger is a very ferocious kind of animal.
 - Kaplan çok vahşi bir hayvan türüdür.
Those dogs aren't as ferocious as they look.
 - Bu köpekler göründükleri kadar vahşi değil.
Farm cats are usually feral or semi-feral.
 - Çiftlik kedileri genellikle vahşi veya yarı vahşidir.
A feral farm cat bit Tom's hand.
 - Bir vahşi çiftlik kedisi Tom'un elini ısırdı.
They are much more savage than those they call barbarians.
 - Onlar, barbar dediklerinden çok daha vahşidirler.
They call themselves civilized, but they're just as savage as those they call barbarians.
 - Kendilerine uygar diyorlar ama barbar dedikleri kadar vahşiler.
Yabani hayvanlar ormanda yaşar.
 - Vahşi hayvanlar ormanda yaşarlar.