I was roused by the sound of a bell.
- Bir zil sesi tarafından uyandırıldım.
The cry roused me from my sleep.
- Çığlık beni uykumdan uyandırdı.
I should wake up Tom.
- Tom'u uyandırmalıyım.
Jim didn't wake up until his mother woke him.
- Annesi onu uyandırıncaya kadar Jim uyanmadı.
His story aroused my suspicion.
- Onun hikayesi benim şüphemi uyandırdı.
Today's Beijing has given me a very deep impression and aroused my curiosity.
- Bugünün Pekin'i bende çok derin bir etki bıraktı ve merakımı uyandırdı.
The servants' screams awakened everyone.
- Hizmetçilerin çığlıkları herkesi uyandırdı.
I was awakened at five o'clock.
- Saat beşte uyandırıldım.
I was wakened by a beam of light shining through my window.
- Penceremden parlayan bir ışık demeti ile uyandırıldım.
We were wakened by the whistle of the steam locomotive at dawn.
- Biz şafak vakti buharlı lokomotif düdüğü ile uyandırıldık.
The alarm woke up Mayuko.
- Alarm Mayuko'yu uyandırdı.
The loud noise woke up the children.
- Yüksek gürültü çocukları uyandırdı.
Tom was awoken by a Mary singing in the next apartment.
- Tom yan dairede şarkı söyleyen Mary diye biri tarafından uyandırıldı.
He was awoken by the noise.
- O, gürültü ile uyandırıldı.
You've aroused my interest.
- Sen benim ilgimi uyandırdın.
His story aroused my suspicion.
- Onun hikayesi benim şüphemi uyandırdı.