Dün gece Bay A bugünkü toplantıya katılamayacağını söylemek için beni aradı.
 - Last night, Mr. A called me up to say he couldn't attend today's meeting.
Onun söylemek istediği sadece reddedeceği anlamına geliyor.
 - What she wants to say just adds up to a refusal.
Bazı doktorlar hastalarını memnun etmek için bir şeyler söylerler.
 - Some doctors say something to please their patients.
Ona söyleyecek hiçbir şeyim yok.
 - I've got nothing to say to him.
Son sözümü söylemedim!
 - I didn't say my last word!
Ne yazık ki, Tom bununla ilgili son sözü söyleyen kişi değil.
 - Unfortunately, Tom isn't the one who has the final say on this.
Ben onun hakkında size bildirmek istedim ama Tom bir şey söylemememi söyledi.
 - I wanted to let you know about that, but Tom told me not to say anything.
Onun ne demek istediğini anlayamadım.
 - I couldn't make out what he wanted to say.
Ne alışveriş etmek ne de anneme hoşça kal demek için zamanım vardı.
 - I had neither the time to go shopping, nor to say goodbye to my mother.
Hiçbir şey söylemezsen, bunu tekrarlamak için çağrılmayacaksın.
 - If you don't say anything, you won't be called on to repeat it.