Biz oldukça önemsizdik ama buna rağmen müthiştik.
- We're quite insignificant, but awesome nevertheless.
Topladığımız paranın miktarı önemsizdi.
- The amount of money we collected was insignificant.
Benim görüşüm alakasızdı.
- My opinion was irrelevant.
Tom'un söylediği genellikle alakasız.
- What Tom says is often irrelevant.
Başka her şey önemsiz.
- Everything else is irrelevant.
Ben çok önemsiz ve anlamsızım.
- I'm so unimportant and insignificant.