President Jefferson ordered a ban on trade with Europe.
- Başkan Jefferson Avrupa ile ticaret yasağını emretti.
President Jefferson did not want the trade ban to last long.
- Başkan Jefferson uzun sürecek ticaret yasağı istemiyordu.
Electronic commerce began to spread rapidly.
- Elektronik ticaret hızla yayılmaya başladı.
The soul of commerce is upright dealing.
- Ticaretin ruhu dürüst iş yapmaktır.
Many small business owners belong to a chamber of commerce.
- Birçok küçük işletme sahipleri bir ticaret odasına aittir.
Tom majored in business.
- Tom ticarette uzmanlaştı.
I'm in Boston on business.
- Ticaret amacıyla Boston'dayım.
Did you know Tom was dealing drugs?
- Tom'un uyuşturucu ticareti yaptığını biliyor muydun?
The soul of commerce is upright dealing.
- Ticaretin ruhu dürüst iş yapmaktır.
What do they deal in?
- Onlar ne ticareti yapıyorlar?
A butcher deals in meat.
- Bir kasap et ticareti yapar.
He is engaged in foreign trade.
- O dış ticaretle ilgileniyor.
My father has been engaged in foreign trade for many years.
- Babam yıllardır dış ticaretle meşgul.